Sami Yusuf'un 11 Eylül olayı hakkındaki yazmış olduğu yazıya aşağıdan ulaşabilirsiniz..




 Bugün takvimde çok üzücü bir günü gösteriyor. O, hepimizin bildiği, dünyanın gidişini sonsuza kadar değiştiren bir gün.

 Bugün hâlâ 10 yıl öncesini canlı bir biçimde hatırlıyorum. Manchester’da bulunduğum dönemde, evden sabahın erken saatlerinde kayıt stüdyoma doğru gitmek için ayrılmıştım. Hatırlıyorum, stüdyom son kattaydı (3. kat), kapıyı açmak için merdivenleri çıkıyordum ki, ev sahibimi ağzı açık bir şekilde TV izlerken gördüğümde yarı yolda durmak zorunda kaldım. Ona doğru yürüdüm ve kendimi onunla tamamen aynı durumda buldum! İlk uçağın, ikiz kuleleri vurduğu andaki sahneleri izledim. Tamamen şok içinde ve inanılması güç bir durumda, donakalmıştık. Başlardaki düşüncemi hatırlıyorum; “Ne korkunç bir kaza! Bu nasıl olabilir?!” Sonra, kimsenin ummadığı bir anda, ikinci uçak da ikinci kuleye çarptı. Bu çok feci ve şok edici bir gerçekti — Kaza değildi!

 İlk gelişen olaylardan biri de; arkadaşımı aradım ve neler olduğuna dair düşüncesine sordum. Panik hâlindeydim. Bir noktada, çok net bir biçimde arkadaşımın ne dediğini hatırlıyorum; ” ..Neler olduğunu bilmiyorum Sami; ama sadece Allah’a Müslümanların bu işin içinde yer almamış olması için dua ediyorum…”

 Sessizlik oldu konuşmada. EĞER İslam/Müslümanlar bir şekilde, ciddi anlamda bu olaya dahil edilirse sonrasında neler olacağını düşünürken gözlerim doldu.

11 Eylül tarihte kara bir gün ve inanıyorum, EĞER o gün orada şehit varsa; onlar uçağı ikiz kulelere çarpan beyinleri yıkanmış, birkaç hasta değil; tüm yolcular, itfaiyeciler, siviller ve ayrıca kendi vatandaşlarını korumak için hayatlarını kaybeden sayısız iyi kalpli insanlardır! 11 Eylül günü uçağı kaçıranlar, sadece uçağı değil bizim Müslüman inancımızı da kaçırmışlardır.

 O gerçekten karanlık gündü, daha karanlığını bekleyen. Afganistan istilası, Irak’da yasadışı savaş ve hükümetin düşürülüşü, hâlâ bitmeyen, sadece trilyonlarca dolara maliyet olmayıp, akıl almaz şekilde milyonlarca insan hayatına mâl olan “(Irak’da, Afganistan’da..)Terörle Mücadele” şeklinde adlandırdıkları şey. Binlerce insan hâlen pilotsuz uçak saldırıları ve bombalar aracılığı ile her gün katlediliyor. Keşke tüm o dolarlar açlıkla, yoksullukla, cehaletle savaş için kullanılsaydı.

Asıl soru şu; Tüm bunlar ne zaman son bulur? Bu nefret ne zaman sona erer?

Bu kibir ve “üstünlük kompleksi” ne zaman bitecek? Tüm hayatlar kutsal değil mi? Tüm insanlar aynı değil mi? Yoksa bazıları diğerlerinden daha mı değerli?!

 Biz birbirimizi –karşılıksız– yalansız sevmedikçe ve birbirimize kardeşlik ve eşitlik ruhuyla saygı göstermedikçe, bunu söylediğim için üzgünüm ancak tüm bunlar sona ermeyecek.

 Bu blogu kendi yazdığım Salaam isimli parçadan birkaç satır ile bitirmek isterim;

I pray for a day
Bir gün için dua ediyorum
When there’ll be
Justice and unity
Adaletin ve birliğin olacağı

Where we put aside our differences
Farklılıkları bir yana koyduğumuzda
Fighting makes no sense
Kavga etmek hiçbir anlam ifade etmeyecek
Just a little faith
Yalnızca biraz inanç
To make it a better place
Burayı daha iyi bir yer hâline getirmek için

We’re here for a day or two…
Birkaç günlüğüne buradayız

Let me show my way…
Yolumu göstermeme izin verin
Salaamu alaik, Salaamu alaik, Salaamu alaikum

Let me show my way
Yolumu göstermeme izin verin
Sami