Ümmetin Sessiz Çığılı

Ümmeti Muhammed ' in namusu Filistinimizin, işgalci devlet İsrail tarafından abluka altına alınmasını, derin bir sessizlik içinde izledik durduk senelerce. Geçtiğimiz aylarda Kudüs ' ün Emperyalist devletlerce İsrail zorbasının başkenti olarak tanımasını henüz yeni gündemden düşmüşken, bu sefer karşımıza çıkan sorun, İsrail zorbasının kendi içinde kabul edip meşrulaştırdığı İsrail Devlet yasası olacaktı. Ancak konuşacak ve tepki verebilecek bir fırsatımız bile olmadan Gazzeye atılan bombalar ile irkildik sarsıldık. Evet! İsrail artık bir din devleti.

Kudüs şehri İslam için önemliydi bir zamanlar.

Bir zamanlar diyorum çünkü, bir dönem sırf Rasullulah sav. efendimizin miraca yükseldiği şehir özelliğini taşıması hasebi ile Hz. Ömer ( r.a) gibi şerefli ve dava şuuru olan müslümanlarca fetih edilmesi için yeterli bir önem taşıyordu o dönemlerde. Selahaddin Eyyübi ' nin yaptıklarını anlatmama bile gerek yok sanırım. Kudüs' ten göğe yükselen o sessiz çığlıkların, mahşer günü kulaklarımızı delip geçmesinden korkuyorum. Bence her müslüman korkmalı.Bizler derneğimize, vakfımıza, cemaatlerimize, tarikatlarımıza insan toplamak için yarışırı dururken, kavga edip dururken, kalplerimizi söküp dururken,

ÜMMETİN NAMUSU nu siyonist İSRAİL e teslim ettik. Topluca yaptığımız zikirler, birlikte yaptığımız islam çalışmaları, kendimize göre uydurduğumuz cihad pratikleri ve anlamlarının, bugün ÜMMETİN NAMUSU KUDÜSE bir yarar sağlamadığına şahit oluyoruz.

Biz mi yanlış yaptık? Yoksa, RASULLULAH Miraç gecesi Kudüsten arşa yükseldi diyen ve sonrada Kudüsü İslam toprağı yapan Hz. Ömer mı yanlış yaptı? Dinimiz, islamımız hiç değişmedi diyoruz ya hani anlatırken, Hz Ömerlerden bu yana ne değişti? Hz. Ebu Bekirlerden bu yana ne değişti? Selahhadin Eyyübi den bu yana ne değişti?

-Soruların cevabı bugün, sessiz çığlık atan Kudüs şehrinde.

-Soruların cevabı bugün, sessiz kalan ümmeti Muhammed ' in dilinde,

-Soruların cevabı bugün, dilsiz şeytan kesilen vicdanlarda,

-Soruların cevabı bugün, hep cevapsız...!

Neyimiz Var?

Bir ölü toprağı olduğu kesin bugün müslümanların üzerinde.
O zaman teşhis nedir? Neden bu haldeyiz? Nasıl olacak ve bizden istenilen dünya halifeliğini nasıl temin edeceğiz?

Bu soruları dert edinmekle işe başlanabilir mesela. Her kesin çok bilmişcesine bir fikri de var bu sorunlarla ilgili.

Peki pratik?

Bana kalsa müslümanların üzerindeki ölü toprağının kendisi muhafazakar algıdan başka bir şey değil. Bugün islam ümmeti üzerinde ki muhafazakarlık toprağını atmadıkça ve muhafazakarlığı islam elbisesi olarak görmeye devam ettikçe, Kudüsün Filistinin, Suriyenin çığlıklarını duymaya devam edeceğiz.

Müslümanlar olarak kendimize gelip, tefrika kafasını değiştirmedikçe, fetihler gerçekleşmeyecek. Yol sadece ALLAH ile beraber olmak bu müslümanlar için neden bu kadar zor olsun? Bu yoldaki zorluk kendimize itiraf edemediğimiz nefsimiz mi?

İşte kalplerinde hastalık olanları: "Zamanın, felaketleriyle aleyhimize dönüp bize çarpmasından korkuyoruz" diyerek aralarında çabalar yürüttüklerini görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih veya Katından bir emir getirecek de, onlar, nefislerinde gizli tuttuklarından dolayı pişman olacaklardır. ( maide 52)

Şimdi uyuma zamanı değil Uyanma vakti!

Can Erdi

Label:

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *