Bununla birlikte, Peygamber'i sevmenin en güzel yollarından biri, farkında olmasak da bize ne kadar çok iyilik yaptığını bilmektir. Bu yazıda ona sevgimizi arttıracağını ümit ederek ümmetine olan sevgisini anlatan birkaç olay sunmaya çalışacağız ﷺ.
Allah, ümmeti acı çektiğinde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in nasıl acı içinde olduğunu teyit eder. Peygamberimiz bizi önemsemekte ve bizim için en iyisini istemektedir. Allah diyor ki:
"لقد جاءكم رسول من أنفسكم عزيز عليه ما عنتم حريص عليكم بالمؤمنين رءوف رحيم"
"Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir."
[Tevbe, 128]
[Tevbe, 128]
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Allah tarafından kabul olacak duasını ümmet için hesap gününe kadar muhafaza ederken, peygamberlerin geri kalanı, bu haklarını dünyada kullanmış ve Allah'ın nimetlerine nail olmuşlardır. Allah'a, Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle dedi:
لكل نبي دعوة, فأريد إن شاء الله أن أختبي دعوتي شفاعة لأمتي يوم القيامة
"Her peygamberin hususî bir duası var ki, onunla ümmetiyle ilgili olarak dua etmiş ve duası kabul edilmiştir. Ben ise, duamı kıyamet gününde ümmetim için şefaat kıldım / ümmetim için erteledim, şefaat etmeye ayırdım. [Buhari 1, Müslim, İman, 340]
Peygamberimiz, namazında her seferinde bizim için dua etti! Hz. Ayşe şöyle der:
لما رأيت من النبي صلى الله عليه وسلم طيب النفس قلت يا رسول الله ادع الله لي قال اللهم اغفر لعائشة ما تقدم من ذنبها وما تأخر وما أسرت وما أعلنت فضحكت عائشة حتى سقط رأسها في حجر رسول الله صلى الله عليه وسلم من الضحك فقال أيسرك دعائي فقالت ومالي لا يسرني دعاؤك فقال والله إنها لدعوتي لأمتي في كل صلاة
Hz. Aişe (r.a), Peygamber Efendimiz'i neşeli gördüğü bir gün:'Ey Allah'ın Rasulü, benim için Allah'a dua ediver!' demişti. Rasûlullah (s.a.v): 'Allah'ım, Aişe'nin geçmiş, gelecek, gizli ve açık bütün günahlarını mağfiret eyle!' diye dua etti.
Hz. Aişe validemiz o kadar mutlu oldu ki, sevincinden başı önüne düştü.
Rasulullah (s.a.v):'Mutlu musun?' diye sordu. O da: "Senin duan beni neden sevindirmesin ki?" dedi. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v): "Bu dua, benim ümmetim için her namazda yaptığım duamdır" buyurdu. [Sahih İbn Hibban]
Hz. Muhammed ümmetinden olan kim varsa onla ilk tanıştığında heyecanlı bir ruh halindedir. Ebu Hureyre şöyle der:
رسول الله صلى الله عليه وسلم خرج إلى المقبرة فقال”السلام عليكم دار قوم مؤمنين وإنا إن شاء الله بكم لاحقون وددت أني قد رأيت إخواننا”. قالوا يا رسول الله ألسنا إخوانك قال”بل أنتم أصحابي وإخواني الذين لم يأتوا بعد وأنا فرطهم على الحوض "قالوا يا رسول الله كيف تعرف من يأتي بعدك من أمتك قال" أرأيت لو كان لرجل خيل غر م حجلة في خيل بهم دهم ألا يعرف خيله”. قالوا بلى. قال” فإنهم يأتون يوم القيامة غرا محجلين من الوضوء وأنا فرطهم على الحوض”.
Allah Resulü ﷺ mezarlığa çıktı ve şöyle dedi: "“Mutlaka kardeşlerime kavuşmamı arzuladım.” (Bunun üzerine kendisini dinleyenler) şöyle dediler: “Biz senin kardeşlerin değil miyiz?” O şöyle cevap verdi: “Sizler benim ashabım ve kardeşlerimsiniz. Benden sonra da beni görmedikleri hâlde bana inanan bir topluluk gelecektir. Onları görmeyi çok isterdim.” "[Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460]
Bu hadis-i şeriflerde de, Resulullah ahir zamanda, kardeşlerinin bulunacağını söylüyor. “Kardeşlerim” dediği kimselere heyecan ve özlem duyuyor. Peygamberimizin bu sevgisine, hasretine sebep olan o kimselerin herhalde, fedakar, sadık, karakterli, İslam için emek sarfeden, bütün zorluklara karşı yılmadan, aldırmadan Resulullah’ın ve ashabının yolunda olabilen kimseler olması gerekir. Bunlar Resulullah’ın kardeşleridir. O, bunlara “kardeşlerim”, ashabına “arkadaşlarım” ünvanını veriyor.
Yüce Allah'tan bize Hz. Muhammed'in sevgisini kalplerimizde hissettirmesini ve onun yonundan ayırmamasını dileriz.
Yorum Gönder