Daha önceki yazılarımda da izah etmeye çalıştığım gibi, tarihte vuku bulmuş, acı, vahşet içeren Kerbela olayı ile aziz milletimizin hiç bir bağı, bağlantısı bulunmamaktadır. Tabii ki, bu vahşet dolu taploda haklı taraf belli, günaha batan, cürüm işleyen taraf ortadadır. Millet olarak, kavim olarak Kureyş insanlarıdır. Sülale olarak Beni Haşim kabilesinden, Resulullah (sav)'in torunu Hz. Hüseyin (ra) ve Beni Ümeyye kabilesinden Yezid arasında geçen bir faciadır!..
Mes'eleyi tarihe götürdüğümüz zaman, haklı, haksız muvacehesinden baktığımız an, insanlığın % 95'i Hz. Hüseyin (ra)'ın kıyamını haklı bulacak, yiğitliğini, İslami yürüyüşünü alkışlayacaktır. Ya Muaviye ve Yezid cephesi ? Örneğin; Anadolu topraklarında, mumla arasanız bir Muaviye, bir Yezid ismine rast gelmiş olmayacaksınız. Demek ki, Müslüman Türk insanı, tüm sahabe-i kiram gibi, Ebu Hanife, Süfyanı Sevri vb. müçtehidler gibi Hz. Ali sevdalışı, Hz. Hüseyin bendesidir. O halde, Türkiye topraklarında niçin Alevilik-Sünnilik sürtüşmesi, cedelleşmesi, vurması, kırması, düellosu bulunmaktadır? Sanırım, bu sorunun cevabı şu olacaktır: Cehalet, bilgisizlik, bağnazlık, mezhep taassubu, Kur'an bilmemektir!.. Şu şiirime birlikte kulak verelim: Bu millet bir bütün, bütün kalacak!..
"Asker olduk, cephe cephe savaştık,
Vatan için haykırarak, yarıştık,
İyilikte, güzellikte barıştık,
Bu millet bir bütün, bütün kalacak.
x
Mâbedler birliğin, sembolü oldu,
Minarede ezân, kalplere doldu,
Sıklaştıkça saflar, nefret son buldu,
Bu millet bir bütün, bütün kalacak!"
(Ş. Özdemir)
Bu noktadan hareketle, şu hususu açık açık iddia etmek zorundayım. Bu millet, tarihin her anında bir ve beraber olmuş, Çanakkale'de koyun koyuna yatan, Yemen'de vatan hasreti çeken, Bingazi'de şehit düşen , aynı kaderi paylaşan, aynı acıyı, ıstırabı, zulmü, açlığı, fakirliği, çileyi beraber çeken bir millettir!.. Öyleyse, niçin bir ve beraber değiliz? Mezhepsel tartışmaları, ayrılıkları bir taraf ederek, bir noktada birleşemiyoruz? Sözü, sayın Bülent Bakiler beye bırakacak olursam, bakın neler söylemektedir!..
Alevi vatandaşlarımız, Türk vatanının insanlarıdır. Mezhepleri ne olursa olsun, cem evlerinde hangi istikamette bir hizmet verilirse verilsin Müslümandır ve Sünni kesimlerin de böyle bilmesi lazımdır. Aksi halde, bu kitleyi yadırgarsak, kınarsak, töhmet altında bulundurursak, " Kızılbaş" " Alevi" " Tahtacı" " Nusayri" " Fellah" vb. şekillerde mantıksızca suçlarsak, korkarim ki, bu büyük kitle Türkiye'ye, Türkiye devletine, hacılara, hocalara kırılacak ve küsgünlüğü devam edecektir.
Öyleyse, elmas ruhlu Ebubekir olmalıyız!.. Hoş görü sahibi, seven, herkesi kucaklayan bir millet olmak durumundayız!.. Aksi halde, kömür ruhlu Ebu Cehil'in yapmış olduğunu işlemiş, haksızlık, hakka tecavüz, suiistimal, benlik, gurur, kibir duygularının içerisinde zaman geçmiş olur, boşa geçmiş zamandan da Müslümanlar mes'ul olacaktır.
Kendi milletimizin bir parçası olan Alevilik ve Sünnilik mes'elesini dış mihraklar, Almanya gibi ülkeler tartışırsa, değerlendirmiş olursa, ayıbın ayıbı , günahın günahı olacaktır!.. Bazan, Almanya basınını takip etmekteyim. Alevilik konusunu, Almanya siyasilerinin, yazarlarının, çizerlerinin, mütefekkirlerinin gündemde tutması, değerlendirmesi bizleri ürkütmektedir. Sanki, Lüther'in intikamını alırcasına, arka çıkmaları pek de hoş bir görüntü değildir.
Çünkü, ben bu davranışta ard niyet sezinlemekte, böylesi düşünceleri iyiliğe yormamaktayım. Çünkü, Alevilik, Sünnilik, Kürt, Türk vb. sorunlar, bu milletin halledeceği işlerdir. Dışardan gazel okumaya hiç mi hiç gereksinim bulunmamaktadır. Ülkemiz büyük, milletimiz şanlı bir geçmişe sahip, yani, Çanakkale devri değil ki, bu milletin çocuklarını kobay gibi kullansınlar, bu milletin çocukları 253 bin şehid verirken, bir o kadarda yaralı gazi olurken, müttefikimiz Almanya'nın bu çarpışmalarda kaç askeri ölmüştür? Bunu bilmemiz lazımdır. Rabbimiz, Aziz milletimize, birlik, beraberlik, dirlik ve düzen lütfetsin. Selam ve dua ile.
(Şerafettin Özdemir)
Yorum Gönder