islam asır idrak
Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı,
Asrın idrakine, söyletmeliyiz İslam'ı. 

( M. Akif )

Her defasında merhum Akif'i rahmetle, dua ile andığımız gibi, bu günde, tekrar onu Fatihalarla, dualarla anıyor, yine hayırla yad ediyor, makamının cennet olmasını niyaz ediyorum. Çünkü, ümmet ve millet olarak, elimizde muazzam Kur'an gibi sağlam bir ip ve kaynak olmasına rağmen, maalesef, imrenilecek, gıpta edilecek bir noktada değiliz. 

Ümmeti, cehalet, gerilik, vuruşma, kırışma, mezhepçilik, ayrılık, bölünmüş, terör belası, kıtal hadiseleri, içten içe Müslümanların birbirlerini öldürmeleri , kokuşmuşluğun, rezaletin, çirkinliğin tezahürüdür.

Ben, bu yazımla, Ümmetin içerisinde debelenmekte olduğunun sebeplerini, niçinlerini, nedenlerini, sayın Prof. Dr. M. S. Hatipoğlu hocamızın bir yazısını referans alarak cevaplandırmış olacağım:

" Ümit Aktaş: Kitabınızda ümmete de değiniyorsunuz. İslam'ın bir Medine tecrübesi var. Orada Yahudiler ile barış içinde yaşamak üzere bir sözleşme akdediliyor. Bu gün ise Yahudilerle savaş halindeyiz. Ümmet olma şuuru ve İslam kültürü bağlamında genel anlamda bir geriye gidiş söz konusu sanki. Kitapta İmam-ı Azam'ın gayrı müslimlerin Mekke'ye girmesi görüşünden de bahsediyorsunuz . Mesela gayrimüslimler orayı ziyaret etseler, İslam'a yönelik bir ilgi ve yumuşama oluşmaz mı? Genel anlamda bir katılaşma ve tereddi var!
Hatipoğlu: İslam kültürü üzerine yapılan çalışmalar, ilk dönem dahil, tertibli ve düzenli bir şekilde tenkidli olarak tesbit edilmiş olsaydı, bu değişimlerin hangisinin Peygamber Efendimizin zihnî yapısına uygun veya uygun olmadığını söyleme imkânı elde ederdik.
Fakat böyle tarihî kültürel bir çalışma bizde yapılmış değildir. Bunu biz hayatımızın her safhasında görüyoruz. Siz sokağa çıktığınız zaman sizi tanımayan bir hanım kardeşiniz size selam verebiliyor mu? Ama biz Sünnet malzemelerinde, Peygamber döneminde hanımların tanımadıkları erkeklere selam verdiklerini bulabiliyoruz. Şimdi hangi davranış İslami olur?
Şimdi bize zaman değişti ve selam vermemek daha hayırlıdır diyecekler. Aynı düşünce şeklini başka alanlarda kullanmaya kalkarsak, buna cevaz vermezler. Ben bir yazımda da bahsettim, kitaplarda da var. Birinci asrın sonunda İbnu'l-Varrâk diye meşhur muhaddis bir âlim, ( Ahmed ibn-i Hanbel'in Ahkâmu'n-Nisâ' adlı kitabında gördüm) aktardığı rivayetlerde, kadınların tanımadığı erkeklere selam verdiği ve birlikte yemek yediği haberleri var.
Bu gün ise kadın parmağını bile dışarı çıkarmamalı denmekte. Bakın İslami hayat ne kadar değişmeye mâruz kalmıştır. Şimdi ben Hakîm-i Tirmizî merhumun Nevâdiru'l- Usul'ünde hanımların okumasını yasaklayan bir hadis okuduğum zaman, dehşet içinde kaldım.
Bir muhaddis âlim bunu nasıl yazar, diye. Benim kültürümde bunların hepsi yaşanmış, erkeklere öğreten kadınlar var. Sen bunu nasıl hadîs diye yazarsın? Altta düştüğü not amacını ele veriyor. Yazıyı öğrenen kadın dışarı ile iletişim kurar korkusu yozlaşmaya neden olur diye.
Dışarıdaki adam kim? Ermeni'mi, Rus'mu, Alman'mı, hayır Müslümandır. O zaman dışarıdaki adamı terbiye etsene. Dışarıdaki adamı terbiye edemeyince geçici bir önlem olarak kadınlarını muhafaza etmeye çalışıyor."( fikribeyan | S. Hatipoğlu)
Sayın Hatioğlu hocamız, çok ilginç, çok müthiş bir konuya temas etmiştir. İslam diyarlarında, hanım, sokağa çıkmaktan korkmakta, yazı öğrenmesi, kitap okuması men edilmektedir!.. Çok çok tuhaf değil mi? Ne demek, hem beş vakit ezanlar okunacak, mescidler dolacak, kürsülerde vaazlar verilecek, ama, kitlenin yarı kesimi olan hanımlara, bir zarar, bir tedhiş meydana gelmemesi için onlara bazı yaptırımlar uygulanacak?..

Bendeniz, 25 yıldan beri, bir Batı ülkesinde yaşamaktayım. Bulunduğum straatta ( sokakta) yabancı komşularım ikamet etmektedir. Çinliler, Hollandalılar, Almanlar, Iraklılar, İranlılar, Faslılar vb. her çeşit milletten, ülkeden insanlar bulunmaktadır. 

Ama, sizleri temin ederim ki, bu insanlar arasında katiyyen bir dedikodu, taciz, gözle nazar bile olmamaktadır. Niçin ve neden? Tesadüfen ilk kez karşılaşıldığında herkes birbirine " Hallo-merhaba" derken, ikinci defasında aynı kişiye bakılması, hoş karşılanmamakta, derhal ikinci defa " Hallo" ile uyarılmaktadır. 

Ülkemize bakıyoruz: Sokak ortalarında kadın-erkek kavgaları, tacizler, el-kol işaretleri, takip etme, dolmuşlarda, halk otobüslerinde her an yaşanılan sürtünme kavgaları, düşünen, tefekkür eden Müslümanları derinden sarsmakta, incitmektedir. 

Daha doğrusu, İslam'ı, asrın idrakine söyletemiyoruz. Müslümanız ama, okumayan, İslam'ı bilmeyen, anlamayan Müslümanız. Camilere gidiyoruz ama, namazlarımızı şuurlu, bilinçli bir şekilde değil de, " namazını kılıyormuş" desinler diye ibadet yapıyoruz!.. Bu tür ibadetler de , bizleri hiç bir yere taşımamaktadır!.. 

" Ümit Aktaş: İslam dünyası kendi komplekslerini aşması gerekiyor. Örneğin kölelik mevzuu. İslam dünyasında hâlen bu durumu savunan âlimler (!) var. Batıyı takip ederek kölelik durumunu ortadan kaldırabiliyorsak bu bir sorundur.
Hatipoğlu: Niye kaldıramamış, çünkü o konuyu kitabında görmüş. Şimdi tekraren belirtmekte fayda görüyorum. Yani 21. asrın münevver Müslümanlarının bu meseleleri halletmeleri ve bu çelişkilerden bizi kurtarmaları gerekiyor.
Diyanetimiz bu gün başta Kur'an mealleri olmak üzere çeşitli yayımlar yapıyor. Tefsir, meal yayımı yapan başka yayınevleri de başta olmak üzere " Hırsızlık yapanın elini kesin." ayetinin mealini değiştirebiliyor mu? Yayımlanan meallerde aynen konuluyor ve hiçbir izah da bulunmuyor. Bunu okuyan bir vatandaş çelişkiye düşmez mi? Uygulama ile söylem farklılığı sorun oluşturmaz mı? O zaman senin bir ilahiyatçı olarak görevin Demirel gibi kenarından geçmek değil, izahını yapabilmektir." ( a. g. site. M. S. Hatipoğlu)

Bir ülke düşünün ki, çoğu insanlar açlıkla, yoklukla , maddi sıkıntılarla mücadele etmektedir. Camii kapılarının önleri, köşe başları, sokaklar dilencilerden geçilmemektedir. Böyle bir ülkede hırsızlık vuku buluyor ise, ne yapmak lazım? 

Buyurun isterseniz karnını doyurmak için hırsızlık yapanların ellerini kesiniz!.. Oysa, büyük inkılapçı Hz.Ömer (ra)'ın dönemine göz atacak olursak, Hz. Ömer (ra); kıtlık yıllarında hırsızlık yapanlara ceza vermemiş, ne ellerinin kesilmesini, nede her hangi bir yaptırım uygulamamıştır!.. 

Demek ki, İslami emirleri, çağa taşıyacak alimlere ihtiyaç bulunmaktadır. Öylesi, ilmihallerine lüzumsuz bilgileri doldurup, milletimizin düşüncelerini meşgul eden alimler değil. Örneğin, kuyuya fare düşmesi, şu kadar su çekilmesi vb. bir hayli fuzuli bilgiler.. 

Rabbimiz!.. Müslümanlara bilgi ve bilinç, anlayış ve fehim lütfetsin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *