" Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi?" ( Fîl sûresi, âyet 1 )
" Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı?" ( Fîl sûresi, âyet 2 )
" Onların üstüne ebâbil kuşlarını gönderdi." ( Fîl sûresi, âyet 3 )
" O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu." (Fîl sûresi, âyet 4)
" Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi." ( Fîl sûresi, âyet 5 )
Fil vak'ası ve Ebrehe olayı, İslâm tarihinde önemli, ciddi, her zaman üzerinde titizlikle durulması, tetkik edilmesi, araştırılması gereken bir mevzudur..
Maalesef, gelenekçi kesim, işin kolaycılığına kaçmışlar, ne M. Abduh'u,
ne Seyyid Kutub'u, ne H. Yazırı, nede son devir İlahiyatçılarını göz önüne
almamışlardır. Kendi, daracık
dünyalarında, kısır düşüncelerinde direnmişler, inatlarını hâlâ da
sürdürmektedirler.
" .. Ebrehe, Kâbe'yi yıkmak üzere adamlarını harekete geçirdi.
Mahmûd adlı fili kaldırdı. Fil Mekke'ye doğru hareket ettirilmek istenince
çöktü, Yemen'e veya Şam'a doğru çevirdiklerinde koşmağa başladı. Mekke'ye
çevirdiklerinde çöktü. Allah'da el- Hatâtîf: Uzun kanatlı, kısa ayaklı, siyah
renkli kuşlar ) misali kuşlar gönderdi. Her bir kuş gagasında, birerde
ayaklarında olmak üzere mercimek ve nohut büyüklüğünde üç taş taşıyordu.
Kuşların attığı taşların değdiği herkes ölüyordu. Ancak bu taşlar
herkese değmedi. Askerler dağılıp geldikleri yollara döndüler, yollarda düşüp
ölüyorlardı. Ebrehe'nin de etleri parmak parmak döküldü. San'a'ya geldiklerinde
kuş kadar kalmış olan Ebrehe öldü. İşte Arap toprağında kızamık ve çiçek
hastalığı, ilk defa o yıl görüldü. Bu olayın Araplar arasında büyük tepkisi
olmuş, vukubulduğu yıl
"Âmul-Fil" " Fil yılı" bir tarih başlangıcı gibi kullanılmıştır.
Hz. peygamber (sav)'in bu yılda doğduğu rivayet edilir. Başka
rivayetlere göre peygamber (sav)'in
doğum tarihi, bu olaydan itibaren on üç yıl ile kırk yıl arasında
değişmektedir.
Sûrenin üslubundan, Kur'an'ın indiği zamanlarda bu olayın, halkın
dilinde dolaştığı ve halkın, Kâbe'ye karşı saygısızlık yapmak isteyen Ebrehe ve
ordusunu, Allah'ın bir belâ ile mahvettiğine inandıkları anlaşılır. Olayın
niteliği hakkında tefsirlerde hayli ayrıntı vardır. Olayın bir mucize olarak
anlatıldığı bu rivayetler arasında Hicaz Bölgesinde ilk defa çiçek ve kızamık
hastalığının, bu olaydan sonra görüldüğü de vardır. İbn Cezzî'nin ifadesine
göre ordunun arasına çiçek ve hastalıklar yayılmıştır.
Yani bu rivâyet sahipleri demek istiyorlar ki: Kuşların attığı taşlarla
Mekkelilere bu iki hastalık: Kızamık ve çiçek hastalığı bulaşmıştır. Muhammed
Abduh'da olayı, taşların çiçek hastalığı mikroplarıyla bulaşmış olduğu şeklinde
yorumlamaktadır. Helâk edilen askerlerin, Asfı Me'kûl'e ( yani kurt yeniği
olmuş, delik deşik ekin yaprağına ) benzetilmelerinde atılan taşlarla, ekseri
vücudlarının delik deşik olduğu gibi, çiçek hastalığı ile derilerinin aynen
kurt yemiş ekin yaprağı gibi nokta nokta oyulduğuna da işaret olabilir.
'
Abdullah İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre Allah, Fil sahiplerine taş
gönderince, her askerin başına düşen taş, onun derisini kabartmış ve orada
çiçek oyuğu yapmıştır. Saîd İbn Cübeyr'de böyle demiştir." ( K. Kerim
Tefsiri, S. Ateş, C 6, sayfa 3135-3136 )
Demek ki, günümüz dünyasına kadar, bizlere anlatılan, surenin tefsiri,
bu kuşların attıkları taşlar, mercimekten büyük, nohuttan küçük imiş. Bu
taşların her biri bir Habeşli askerin başına isabet ediyor ve dübürlerinden
çıkıyor ve ölüyorlardı. şeklinde idi..
Ama, son devir alimleri, mes'eleye değişik açılardan yaklaşarak, başka
ihtimallerinde bulunduğunu öne sürmüşlerdir. İsterseniz, şu alıntımızı birlikte
düşünerek teati edelim:
".. Fil ashabı'nın kötü planlarının nasıl saptırıldığı
açıklanmamıştır. Fil ashabı'nın Mekke yakınlarındaki Muğammis denilen yerde
bulundukları bir sırada o yörede ani bir volkanik patlama olayı meydana
geldiğini " lav", yani siccil yağdığını ve Habeşli askerlerin bu
suretle kızgın lav ayette Lut Kavmi'nin bu şekilde helâk edildiğini Cenab-ı
Allah bildirmektedir.
Yedi-
sekiz sene kadar önce Meksika'da böyle bir ani volkanik püskürme olayı
manzarayı televizyon ekranlarından bütün dünya seyretti. Kurtarma ekipleri ortalığa dağılmış olan
cesetleri topluyorlardı. İşte Mekke yakınlarında da Hz. Peygamber'in doğduğu
yıl böyle bir olay meydana gelmiş olmalıdır. Tarihçi Sıbt İbn'ul-Cevzi, H. 652
( 1254 ) yılında Güney Arabistan'da büyük
bir volkanik patlama olayının meydana geldiğini ve bu patlamadan
püsküren kıvılcımların çok uzak yerlere ve denize ulaştığını yazmaktadır.
Şimdi şöyle bir manzarayı göz önüne getirelim. Volkanik bir patlama
sonucu üstlerine lav (siccil ) yağmış binlerce ceset ortada bulunuyor. Böyle
cesetlerin bulunduğu yere kuşlar üşüşecektir. Bunlar leş yiyen kuşlar
olmalıdır. Bu kuşlar cesetleri didik didik edip, parçalayıp, lavların üstüne
saçacak ve bu cesetleri yenilmiş ekin gibi etrafa dağıtacaklardır." ( 1.
Kur'an Sempozyumu, M. Bayram, sayfa 175 )
Onun içindir ki, Fil vak'ası ve Ebrehe'nin helaki nasıl gerçekleşmiş
ise, günümüz dünyasında da her zaman tartışılmaya, konuşulmaya, gündemde
tutulmaya değer bir konudur. Öylesine, klasik, gelenekçi yorumların arkasına
sığınıp, Kur'anî yorumlardan kaçmanın, mes'elenin üzerini ört bas etmenin hiç
bir anlam ve değeri bulunmamaktadır.
Netice ve sonuç olarak;
" Emeviler devri şairi Ferazdak, Fil Olayı'na işarette bulunarak
şöyle diyor:
Cenab-ı Allah mübarek Kâbe'yi korumak için yağdırdığı taşları Haccac b.
Yusuf'un üzerine de yağdırsın. Bu taşlar fili süren Habeşli askerlere değdi ve
onları helak etti." ( a. g. e. sayfa 177)
Üzülerek ifade edelim ki, Haccac, Kâbe'yi mancınıklarla taşa tutmuştur.
Veya aynı sülale, Kâbe'ye alternatif binalar yapmaya çalışmışlar, lakin,
böylesi kör düşüncelerinde başarılı olamamışlardır.
Zaten, Emeviyye'den bu yana, Kur'anî emirlerin üzeri kapatıldığı,
örtüldüğü için, bu ümmet sıkıntı çekmekte, mezhep, fırka, klik kavgaları
arasında boğuşmaya devam etmektedir. Dolayısıyla, günümüz ilim adamlarımız, hiç
bir şeyden korkmadan, ürkmeden tartışmalı, dostane, hoş görü çerçevesinde
kalarak, kimse kimseyi itham etmeden, ilmi, Kur'anî, bilimsel çalışmalarını
sürdürmelidirler.
Rabbimiz!.. Bizlere Kur'anî bilinç lütfetsin, Resûlullah (sav)'in
mübarek, mualla izinden ayırmasın!..
Selam ve dua ile..
Yorum Gönder