Hazreti Muhammed Hira
   Hazreti Muhammed'i (sav) Anlamak ve Mevlid Kandili
 " De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım." ( Ahkaf sûresi, âyet 9 )
    Ayetin yorumu şöyledir: Resulullah (sav), kendisinden önce birçok peygamber gelip geçtiğini hatırlatmış, kendisinin ve kavminin dünyadaki durumunun ne olacağını bilmediğini belirtmiş, dikkatlerini eski peygamberler ve ümmetlere çekerek onları uyarmıştır. "La havle vela kuvvete illa billah!..." Yüce ayeti kerime, aziz peygamberimizin pozisyonu böylesine açık açık ortaya dökülmüş olduğu halde, ne yazık ki, sahte dinciler, din uydurucuları bu kabulleri reddederek, yeni yeni din icadları peşindedirler.

   Hem de alabildiğince, hız kesmeden, son sürat bakıyorsunuz ki, her gün karşınıza yeni bir acı taplo çıkmış, yeni bir uydurma ile yüz yüze gelmişsinizdir.. Bir kaç günden beri devam ettiğim gibi, işte, mevlid kandili de bu uydurmalardan birisidir. İnsanlar sürüleştirilmiş, Süleyman Çelebi'nin ayetleştirilmiş (!) şiirlerini  zoraki dinlemek, kafa sallamak zorunda bırakılmışlardır.

  Halbu ki; Kur'an, bir amaç değil; aksine Allah'a inananlar için kulluk görevini tam olarak yerine getirip O'nun hoşnutluğunu kazanmaları bağlamında rehberlik eden bir araçtır. O, inananlar tarafından araç olma niteliğini kaybeder ve amaç haline dönüştürülürse, tabiî ki ondan beklenileni elde etmek de mümkün olmaz! Zira amacı doğrultusunda kullanılmayan her araç, vasıta olmaktan çıkartıldığı an, ondan istifade mümkün değildir!..

    İyi bir otomobile sahip olmayı içtenlikle arzu eden bir insan düşünün. Bu insanın günün birinde arz ettiği bir otomobile kavuştuğunu var sayalım.Ama bu kişi otosuna binmek yerine onu, itina ile yapılmış ve süslenmiş bir garaja çektiğini ve sürekli olarak karşısına geçip seyrettiğini ve bundan da çok haz alıp yararlandığını söylese, buna inanılır mı? Çünkü otomobil amaç değil, insanın refahına katkısı olabilecek bir araçtır, sadece binildiği zaman kendisinden istifade edilebilir. Çünkü o bir süs eşyası değildir!
    Zamanımızda da Kur'an maalesef amacı doğrultusunda kullanılan bir araç olmaktan çıkartılmış sadece lâfızlarının tilaveti ile yetinilen bir amaç hâline getirilmiştir. Güzel ses ve makam ile okunarak boş zamanlarda anlamaksızın tilavet edilerek, sevabı ölülere bağışlanarak faydalanıldığına inanılmaktadır(!).  Onun, indirilişteki çok yönlü amaçları doğrultusunda  okunduğunu, Allah'a giden yolda bir rehber olarak kullanıldığını söylemek pek mümkün gözükmemektedir."  ( Beşer olarak Hz. Muhammed, H. Musa Bağcı,
 sayfa 117-118 )
    İsterseniz, Allah rızası için küçük, mini bir anket yapınız!.. Kur'an'ın bu günkü durumu böyle değil midir? Maşallah!.. Her evde belki de bir kaç tane Kur'an vardır. Ama, ne işe yaramaktadır? Süleyman Çelebi hocanın mevlidine vermiş olduğumuz değeri, kıymeti; duvarlarda asılı bulunan Kur'an'a veriyor muyuz? Ben, verildiği, okunduğu, anlaşıldığı ve emirlerinin toplumsal hayatta yaşandığını zannetmiyorum. Etsem de hem bu inancım,, inandırıcı gelmeyecektir!..

    Elbette ki, Resulullah (sav)'in, mübarek, mualla, muazzez kutlu doğumu kutlanacaktır ve kutlanmalıdır. Kutlarken de, Hristiyanların düşmüş oldukları perişanlığa düşmeden, onların yapmış oldukları yanlış gibi Resulullah (sav)'i göklere uçurmadan, Allah'ın sağ tarafına oturtmadan kutlamalıyız.. Çünkü, şu ana kadar yapılan işlemler, kutlamalar söz konusu çarpıklığı yansıtmaktadır. Bakınız, Prof. Dr. İ. Sarmış hoca bu mevzuda ne diyor:

    "...doğumu üzerine Kisra sarayı yıkılan, Sava gölü kuruyan ve Mecusi ateşi sönen, göğsü defalarca melekler tarafından açılan ve kalbi çıkarılıp temizlenerek hikmetle doldurulan, böylece belini büken günahlardan kurtulan, dilediği anda ve istediği kadar suyu ve yemeği çoğaltan, müşrik olarak ölmüş olan anne babası hatırı için diriltilen ve iman ettikten sonra öldürülen, koşuda ve güreşte bir numara olan, omuzları yanında oturduğu bütün kişilerin omzundan yüksek gelen, gölgesi olmayan, üzerine sinek konmayan, bin tane ismi olan, hacamat kanının içilmesi mübah ve idrarı şifa olan, vb.

    Rasulullah sevgisi ile halkın manevi duygularını coşturmayı amaçlayan mitolojik anlatımların oluşturduğu bir Muhammed portresi görüyoruz. Kandil kutlamalarında kullanılan ve anlatılan, hatta bilerek veya bilmeyerek Kur'an öğretilerinin yerine insanların zihinlerine doldurulan ve muhtemelen statükonun kodlarına uyun bir din anlayışının oluşturulması amaçlanan kültür...

    ... Mevlit türü anlatımlar, ilahiler, kasideler, na'tlar kaynaklık etmiş ve Müslümanların zihinlerini doldurmuştur. Öyle ki gerçekle yalanın, doğru ile yanlışın karıştığı bu kültür karmaşası içinde Kur'an'la test etmeden Hz. Muhammed'in gerçek kimliğini bulmak ve izlemek zor bir hal almıştır." ( İktibas, İ.  Sarmış, Nisan 2010, sayfa 16-17 )

    Belki de, yazılarımızı okuyan dostlarımız, hem bize kızacaklar, bir takım sorularda sormadan edemeyeceklerdir. Tabii ki, tüm yoğunluğumun arasında, İslam Ahengi, söz konusu soru, tenkit gibi hususları bana ulaştırırsa, bu kadar meşguliyetimin  arasında kendileri ile sohbet etmek , sorularına, eleştirilerine cevap verme imkanım olacaktır.

   Çünkü, bendeniz, bir Kur'an aşıkı olarak, bir Resulullah sevdalısı olarak, onun takip etmiş olduğu ve bizlere de tavsiye ettiği tebliğ metoduna uymak, takip etmek mecburiyetindeyim.  Bir kere iyi düşünelim: Günümüz dünyasında, aziz kitabımız Kur'an'ın,  okunması, anlaşılması ve yaşanması yerine, bir kısım fanatik Müslümanlar, böylesi törenlerde defler çalarak, tempo tutarak, danslar etmekte, kurt ulumaları gibi acaib acaib sesler çıkararak, ortalığı velveleye vermektedirler.

   Netice olarak;

    İşte, tüm bu çirkin hallerden dolayı bu günkü yapılmakta olan Kutlu Doğumu tenkit ediyor, cemaatlerin üzerlerine gül serpiştirilmesini basit, sıradan, yapmacık bir olay olarak algılıyorum. Bunun yerine, daha göz doldurucu faaliyetlerde buluna bilinirdi. Dul, yetim, öksüz, kimsesiz, yatalak insanlar aranıp buluna bilinir. Okuma imkanı, tahsil yapma durumu olmayan çocukların, gençlerin ellerinden tutularak, onların yüksek tahsil yapmaları temin edilir.

    Onun içindir ki, " bu yanlışın düzeltilmesi şüphesiz din eğitim ve öğretimi yapan İlahiyat ve Diyanet çevrelerinin görevidir. Bu çevrelerin din adına kullanılan kültürde doğru ile yanlışı ayıklaması ve halka doğru bilgileri sunması gerekir. Değilse, Kur'an ve Sünnet kültürü ile cahiliyye kültürleri arasında bocalayan halktan  bu ayıklamayı yapmasını ve bid'atlerden uzak durmasını beklemek boşuna olur." ( a. g. dergi, sayfa 17)

    Son söz olarak şunu arzetmek istiyorum:  " Mevlid Kandili" ile ilgili yazılarımı burada sonlandırır, Rabbimizin; milletimize, bu mevzularda bilinç vermesini niyaz ederim. Selam ve dua ile..
    Şerafettin Özdemir / Hollanda

İşte, tüm bu çirkin hallerden dolayı bu günkü yapılmakta olan Kutlu Doğumu tenkit ediyor, cemaatlerin üzerlerine gül serpiştirilmesini basit, sıradan, yapmacık bir olay olarak algılıyorum. Bunun yerine, daha göz doldurucu faaliyetlerde buluna bilinirdi. Dul, yetim, öksüz, kimsesiz, yatalak insanlar aranıp buluna bilinir. Okuma imkanı, tahsil yapma durumu olmayan çocukların, gençlerin ellerinden tutularak, onların yüksek tahsil yapmaları temin edilir. Onun içindir ki, " bu yanlışın düzeltilmesi şüphesiz din eğitim ve öğretimi yapan İlahiyat ve Diyanet çevrelerinin görevidir. Bu çevrelerin din adına kullanılan kültürde doğru ile yanlışı ayıklaması ve halka doğru bilgileri sunması gerekir. Değilse, Kur'an ve Sünnet kültürü ile cahiliyye kültürleri arasında bocalayan halktan bu ayıklamayı yapmasını ve bid'atlerden uzak durmasını beklemek boşuna olur." ( a. g. dergi, sayfa 17) Son söz olarak şunu arzetmek istiyorum: " Mevlid Kandili" ile ilgili yazılarımı burada sonlandırır, Rabbimizin; milletimize, bu mevzularda bilinç vermesini niyaz ederim. Selam ve dua ile..

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *