kuran islam
    " Onlara, " Allah'ın indirdiğine ve Resul'e  gelin" denildiği vakit, " Babalarımızı üzerinde bulduğumuz ( yol ) bize yeter" derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?" ( Mâide sûresi, âyet 104 )
    Üzülerek ve teessürle ifade edelim ki, yaşadığımız, dini emir kabul ettiğimiz bir çok uygulama, geleneksel, atalar kültüründen ibarettir. Müslümanlar, hazıra konmuş gibi, geleneğin üzerine kim giderse, yanlış olduğunu anlatırsa, o şahsı dile dolamakta, hatta kafirlikle itham edercesine suçlamaktadırlar.

  1.    Birincisi; atalara olan derin bağlılık, büyük saygı ve sevgiden kaynaklanan güven ve atalara sadakat duygusudur. Cahiliye hamiyeti, taassubu ya da asabiyesi ve cahili kültür gereğince , ataları kutsal, faziletli ve mutlaka tabi olunması gereken saygın bir konuma oturtmalarıdır.
  2.    Bir diğeri; aklını kullanmanın, sorgulayıp araştırmanın bir cehd ve gayret gerektirmesi, insanların çoğunun da böyle bir zahmete katlanmaya yanaşmayan bir kolaycılığı, tembelliği tercih etmeleridir.
  3.    Diğer bir sebep ise; başkalarının ayıplamasından çekinerek, atalarının yolundan ayrıldı denmesin diye atalarının yolunu takip etmektir. İnsan, hem kendisi cahillikle bu yolu takip etmesi gerektiğine inanır, hem de toplumun zorlamasını, kınanmaya dair baskısını da üzerinde hisseder.
  4.   Özellikle toplumların önderleri, zenginleri için geçerli olan bir başka sebep ise; atalar dinine dayalı statükonun, kurulu düzenin, kendilerine sağladığı rant, iktidar ve çeşitli imkânları koruma ve bu sömürü çarkını sürdürme hesabıdır.

    Bu tür önde gelenler kendi çıkarları için, cahiliye hamiyetini, taassubunu tahrik ederek toplumun mustaz'af kesimlerini de kullanırlar. Vahye dayalı tevhid dininin sağlayacağı inkılap bu zayıf bırakılmış kesimlerin lehine bir adalet tesis edeceği halde, akletmeyen, cahiliye taassubuyla hareket eden bu kesimler, sonuçta kendilerini ezen düzenin sürmesine katkıda bulunurlar.

    Kur'an, pek çok ayetinde bu büyük sapmaya, cahilliğe dikkat çekerek, insanları atalardan devraldıklarını, vahyin ölçüleriyle sorgulanmaya, ıslah etmeye, batıl olan geleneği terk etmeye çağırmaktadır.

    Ama insanlar genelde Kur'an'ı okumadıkları ya da hakkıyla okumadıkları, vahye kendilerini ve kalplerini kapattıkları için bu güzel uyarılardan habersiz bir cahillikle atalar dinini hak din zannederek sürdürmekte ve azaba doğru sürüklenmektedirler." ( islamafaki[.]com)

    İsterseniz, toplum hayatımıza bir bir girelim. Nelere şahit olacağız, nelerin din diye revaçta bulunduğuna şahit olacaksınız. Malumdur, cuma akşamları, camilerimiz de her hafta nikah tazeleme merasimleri yapılmaktadır. Oysa, Müslüman bir kişi, evliliğe adım atarken, bu işi baştan yapmasına, şahitler huzurunda, mehir akçesini de kararlaştırarak icra etmesine rağmen, üzülerek, ifade edelim ki, bir kısım iş güzar, cahil-cühela cemaatlere yaranmak için, her hafta kırılmış, dökülmüş, boşanmış, zedelenmiş nikahları tekrar onarmakta, tekraren yerine oturtmaktadır.

    Bilhassa, resmi nikahlardan sonra, dini nikah merasimlerine şahit oluyoruz ki, bir kısım allâme (!) geçinen hocalar, evlenecek, nikah kıydıracak çiftlere, 32 farzı sormakta, şayet bilemezlerse, onların nikahlarını kıymayıp, öğreninceye kadar askıya almaktadırlar. Oysa, nikahın şartları belli, kabul-icabı belli, 32 farzda nereden çıkmakta bilemiyoruz. Efendim, Osmanlı dönemlerinde adet, gelenek, usul ve metod böyle imiş!.. Ne diyelim; sen git, o zaman Osmanlı dönemini ara bul!..

    Onun içindir ki, " Kur'an'ın istediği; dini Allah'a tahsis ederek, yalnız O'na kulluk yapmak, yalnız vahye tabi olmak suretiyle atalar dininin bid'at ve hurafelerini terk etmektir.  Ama buna rağmen akletmeyen çoğunluk, alışkanlıklarına, miras olarak devraldıklarına tâbi olmayı sürdürerek şeytanın yolunda ısrar etmektedir. " ( islamafaki.com)
    " Onlara ( müşriklere): Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, " Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler." ( Bakara:170 )
    İsterseniz, bir başka hurafeye değinelim: Telkin!.. Hani, ölüyü mezarına yerleştirdikten sonra, hoca efendi yalnız kalmayı isteyerek, ölmüş insanın mezarının başına vararak, ona kopya vermeye çalışmaktadır. Yani,  ölüyü sorgulamak için gelecek Münker-Nekir meleklerinin  sorularını  ve akabinde verilecek cevapları da öğretmektedir.

    Halbu ki, bu merasim, ölmek üzere olan Müslümana okunsaydı, yasin, Tebareke, Fatiha vb. dua türü ayetler okunsaydı, kelime-i şehadetler sık sık söylenmiş olsaydı , tabii ki, sünnet olan bu amel olacaktı.
    Onun içindir ki; " Bu gün de pek çok insan, bir sürü yanlış ve bâtıl gelenek ya da adeti, bunların aynı zamanda İslami olduklarını da iddia ederek uygulamıyorlar mı? Mekke müşriklerinin yaptıkları pek çok cahili uygulamanın faturasını " atamız İbrahim'in dininde de böyle" deyip Allah'a kestikleri gibi, bu günde İslam'da olmayan pek çok bid'at ve hurafenin de İslami olduğu iddiasıyla faturası haşa Allah'a kesilmek istenmektedir." ( a. g. site )

    Netice olarak;

    Bütün bu sıkıntıların temelinde ne bulunmaktadır, biliyor musunuz? Kur'an'dan uzak yaşamaktır. Ona gerektiği şekilde önem vermemektir.

    Sahabilerin Kur'an karşısındaki tavırlarını yansıtan bir ifadesinde Abdullah b. Mes'ud (ra) demiştir ki: " Biz, Kur'an'ı on ayet, on ayet öğrendik. On ayeti öğrenmedikçe, muhtevasını anlamadıkça ve hayatla ilgili yönü varsa, uygulamadıkça Resûlullah'a gelip yeni bir on ayet almazdık. Biz, ayetlerdeki ilmi ve ameli bir arada öğrenirdik."

    Sanırım, problemlerin altındaki yatmakta olan etkeni tanımış, öğrenmiş bulunuyoruz.. Kur'an'dan uzak kalmak, onu yüksek yerlere asmaktır!.. Tabii ki, bir kısım zavallı, saf, cahil Müslümanlar bu inançla Kur'an'ı tepelere asarken, çarpılmayacağını, Kur'an'ın çarpmasından kurtulduklarını zannetmişlerdir. Oysa, Kur'an'ı kendilerinden uzaklaştırdıkları için, Kur'an kendilerini çarpmış, iflahlarını kesmiş durumdadır.

    Çünkü, doktorun vermiş olduğu ilaçları yukarılara asarak, onu seyredersek, kullanmazsak, ilacın bizlere ne faydası olacaktır? Kos kocaman bir hiç!.. Ama, doktorun tavsiyesini yerine getirirsek, hastalıklardan, ağrılardan, rahatsızlıklardan şifa bulacağız. Rabbim!.. Bizlere, Kur'anî bilinç lütfetsin!.. Âmin!.. Selam ve dua ile..

Kur'an'dan uzak kalmak, onu yüksek yerlere asmaktır!.. Tabii ki, bir kısım zavallı, saf, cahil Müslümanlar bu inançla Kur'an'ı tepelere asarken, çarpılmayacağını, Kur'an'ın çarpmasından kurtulduklarını zannetmişlerdir. Oysa, Kur'an'ı kendilerinden uzaklaştırdıkları için, Kur'an kendilerini çarpmış, iflahlarını kesmiş durumdadır. Çünkü, doktorun vermiş olduğu ilaçları yukarılara asarak, onu seyredersek, kullanmazsak, ilacın bizlere ne faydası olacaktır? Kos kocaman bir hiç!.. Ama, doktorun tavsiyesini yerine getirirsek, hastalıklardan, ağrılardan, rahatsızlıklardan şifa bulacağız. Rabbim!.. Bizlere, Kur'anî bilinç lütfetsin

Yorum Gönder

  1. Kuran atalar dinini yasaklamaz atalarımizi puta tapar bulduk diye aynen devam edenlere karşı der onu yoksa bu ayette de ata geçer
    Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim, Allah'a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah'ın bir lutfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler."

    YanıtlaSil

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *