Hz. Ali'nin bir savaş sırasında ayağına saplanmış okun, namaz sırasında çıkartılmasını istemesi ve kıraat halinde Kur'an okurken ayağındaki okun çıkarılmasının ardından hiçbir acı duymaması bu hikmete örneklerdendir.
Şimdi, Hz. Muhammed'in (sav) Kuran'ı okuyuşu ile ilgili sahih kaynaklardan rivayetlere bir göz atalım.
Hz. Muhammed'in Kur'an Okuyuşuyla İlgili Bazı Rivayetler
1- Kendisine Peygamber (sav)’in Kur’ân-ı Kerîm’i nasıl okuduğunu soran bir sahâbîye Enes b. Mâlik (r.a) : “Peygamber (sav)’in kıraati medli idi (uzatılması gereken harfleri uzatırdı)” cevabını vermiş, ardından ‘bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm’i okuyarak : “Peygamber (sav) besmeledeki bismi’l-lâh’ın lâm’ını,er-Rahmân’ın mîm’ini ve er-Rahîm’in hâ’sını med ile (uzatarak) okurdu[26]” demiştir.
2- Peygamber (sav)’in hanımlarından Ümm-ü Seleme (r.ah) : “Peygamber (sav) Kur’an okuduğunda -âyetleri- ayırırdı. (الحمد لله رب العالمين ) âyetini okur ve dururdu; ardından (الرحمن الرحيم) âyetini okur sonra tekrar dururdu[27]” demiştir.
3- Ümmü Seleme (r.ah) Peygamber (sav)’in namaz ve kıraatini soran birine şöyle demiştir : “Sizin namazınızla O’nun kıldığı namaz arasında o kadar fark var ki! Kıraatine gelince, Allah Resûlü’nün kıraati harf harf (okurken âyetler tefsir ediliyormuş gibi) idi[28]”.
4- Resûl-i Ekrem (sav)’in gece namazına şâhit olan Ebû Zer el-Gıfârî (r.a) demiştir ki : “Peygamber (sav) bir gece namazda ‘Eğer onlara azap edersen onlar senin kullarındır; eğer bağışlarsan hiç şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin’ âyetini[29] sabaha kadar tekrar tekrar okudu[30]”.
5- Huzeyfe b. Yemân (r.a) Resûl-i Ekrem (sav)’in Kur’an okurken yaşadığı hal ile ilgili olarak şu açıklamalarda bulunmuştur : “Peygamber (sav) namazda rahmet âyetini okuduğunda Allah’tan ister, azap âyetinde O’na sığınırdı; tenzîh[31] âyetlerine geldiğinde ise Allah’ı tesbîh ederdi[32]”.
6- Berâ b. Âzib (r.a) “Peygamber (sav)’i yatsı namazında Tîn sûresini okurken işittim; sesi ve kıraati ondan daha güzel bir kimse görmedim[33]” demiştir.
7- Hz. Âişe (r.ah)’den gelen bir rivâyete göre, Peygamber (sav) Efendimiz bir gece Âl-u İmrân sûresinin son on âyetini göz yaşları içinde okuduktan sonra buyurmuşlardır ki : “ Bu âyetleri okuyup derin derin düşünmeyen kimseye yazıklar olsun![34]”
8- Resûl-i Ekrem (sav) okuduğu Hûd sûresinin 112. âyetinden[35] dolayı “Beni bu sûre ihtiyarlattı[36]” buyurmuşlardır.
9- Peygamber (sav) Efendimiz her gün Kur’an’dan bir miktar okumayı kendisine vazife edinmişti[37].
10- Ebû Leylâ (r.a) diyor ki : Resûl-i Ekrem (sav) geceleyin nâfile namaz kılarken ben de onun yanında namaz kılıyordum. Azap âyetlerinden birini okuyordu. Âyeti bitirdiğinde buyurdular ki : “Cehennem ateşinden Allah’a sığınırım. Cehennemliklerin vay haline ![38]”
11- Hz. Âişe (r.ah) Allah’ın Nebîsi (sav)’nin Kur’ân’ın hepsini bir gecede (sabaha kadar) okuduğunu hatırlamadığını ifade etmiştir[39].
12- İbn Mes’ud (r.a) diyor ki : “Resûl-i Ekrem (sav) benden kendisine Kur’an okumamı istedi. Nisâ sûresini okumaya başladım. Sûrenin ‘Her ümmete bir şâhid, seni de bunlara şâhid getirdiğimizde durumları nasıl olacak’ âyetine[40] geldiğimde Peygamber (sav)’in gözlerinden yaşlar boşaldığını gördüm[41]”.
Tüm bu rivayetler ve diğer bilgi kaynakları ışığında Hz. Muhammed'in (sav) nasıl Kuran okuğunu maddeleyecek olursak;
Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz ;
1- Kur’ân’ı Kerîm’i tertil üzere (ağır ağır, tane tane) okumuş, harf ve kelimeleri âdeta tefsir edercesine kıraat etmiştir.
2- Tilâveti esnasında medlere ve vakıf mahallerine riâyet etmiştir.
3- Âyetlerin mânalarına yoğunlaşarak okumuştur. Zaman zaman bazı âyetler üzerinde tekrarlar yapmış, derin hakîkat ve hikmet ihtivâ eden bölümler üzerinde uzun uzun tefekkürde bulunmuş, rahmet âyetlerinde Allah’tan istemiş, azap ve inzâr âyetlerinde O’na sığınmıştır.
4- Kur’ân’ı hem kavlen hem aklen hem de kalben tilâvet etmiştir. Dili ile elfâzı tertîl ederken, aklı ile mânaları üzerinde durmuş ve nihayet kalbi ile de Kur’an’dan nasipdâr olmuştur.
5- Gündüzünde olduğu gibi gecesinde de Kur’an okumaya zaman ayırmıştır.
6- Bir oturuşta yahut bir gece sabaha kadar sayfalarca Kur’an okumak yerine, her gün bir miktar tefekkür boyutuyla tilâvet etmeyi tercih etmiş, bazan tek bir âyeti sabaha kadar okumaya devam etmiştir.
7- Kendisine verilen engin hikmet ve fetânet ile okuduğu âyetleri murâd-ı ilâhi doğrultusunda anlayarak tilâvet etmiştir.
8- Başkasından Kur’an dinlemeyi sevmiştir.
9- Okuduğu âyetlerin mânasından etkilenip göz yaşı dökmüştür.
10- Kur’ân’ın kalbî ülfet ile okunmasını, uyku ve rehâvet hali içinde okunmamasını tavsiye etmiştir.
11- Kur’an okumayı en faziletli ve en sevilen amel olarak görmüş, Kur’ânı en iyi okuyan ve bileni yönetici tayin etmiştir.
12- Hülâsa Kur’ân’ı elfâz, ahkâm ve ahlâk boyutuyla tilâvet etmiştir. Elfâzıyla dilin, ahkâmıyla aklın ve nihâyet ahlâkıyla kalbin payını vermiştir; O, hem Kur’an okumuş hem Kur’ân’ı okumuştur.
Kaynak: Yrd. Doç. Dr. Fatih Çollak
Yorum Gönder