"Dirilerle ölüler de bir olmaz.. Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirdekilere işittiremezsin!" (Fâtır sûresi, âyet 22)
Tabii ki, iman, bilgi, hikmet ve akıl sahibi, ahlâklı, faziletli kimseler ile bunların takip ettiği hak yol ve nâil olacakları uhrevî nimetler ile imansız, bilgisiz, akıl, basiret, ahlâk ve erdemden yoksun kimseler ve bunların takip ettikleri bâtıl yol ve uğrayacakları ahiretteki azap, kesinlikle bir tutulamaz. Bu kısacık girişten sonra, asıl konuya dönecek olursak, malum olduğu üzere, 24 Kasım 2014 Pazartesi günü "Öğretmenler Günüdür". Bu muhteşem günün , aydınlık yarınlar ve aydınlık Türkiye'nin oluşmasında çare olmasını, ışıklar saçmasını Rabbimden niyâz eder, tüm öğretmenlerimizin bu mübarek günlerini kutlar, selam ve saygılarımı doya doya iletirim.
Daha doğrusu, son 35-40 yılda vermiş olduğumuz şehit sayısı bir hayli fazladır. Mihraba geçmiş imamlarda öyledir. Suçları Müslümanlara namaz kıldırmak, ezanlarını okumak, Kur'ân öğretmekti. Hakeza, öğretmenlerin, kendilerini feda ederek, çocuklarımızı eğitmeleri, aydınlatmaları, hayatın gidişat öğretimini öğretmekti. Bunların hunharca, zalimce şehit edilmeleri, bana, Asr-ı Saadetteki Bi'ri Meune olayını hatırlatmaktadır. Mus'ab'ın, hicretten önce , Medine'de korkmadan, ürkmeden tebliğ görevini bihakkın yapması, Medine halkını İslam'la yüzleştirmesi gibi...
Resulullah (sav), hicretin dördüncü yılının Safer ayında çoğunluğu Ashab-ı Suffe'den olan yetmiş öğretmen (muallim) sahabiyi, İslam'ı öğretmek amacıyla Necid tarafına gönderdi. Bu sahabiler yolda müşriklerin saldırısına uğramış ve sadece üç tanesi hayatta kalabilmişti. Vahy aracılığıyla durumdan haberdar olan H. Peygamber (sav), hiç bir zaman duymadığı kadar büyük bir acı yaşamış ve günlerce bu sahabileri katleden müşriklere beddua etmiştir.
Oysa, Resulullah (sav) Taif dönüşü, yine bizzat Zeyd'le hakarete, taşlanmaya, küfürlere maruz kalmış, ama, beddua etmeye yanaşmamıştır. Ama, Bi'ri Maune vak'ası, onu içtenlikle üzmüş, canı sıkılmış ve onu beddua etmeye sevketmiştir. Binaenaleyh, günümüzdeki öğretmenlerin, zalimler tarafından şehid edilmeleri de öyledir. Kimisi bekar, kimisi nişanlı, kimisi sözlü, kimisi evli ve çocuklu iken, zalimlerin zulümlerine maruz kalarak, Allah'a yürümektedirler.
Resulullah (sav)'in , Bi'ri Maune öğretmenlerini katleden müşriklere beddua ettiği gibi, bende, tüm zalimlere, soysuzlara, maşalara, satılmışlara aynı şekilde beddua ediyor, zalimlerin hak ettikleri cezayı bulmalarını diliyorum.
Gönlümüz istiyor ki, vatanımız da güllük, gülistanlık olsun.. Kurt, kuzuyla beraber yaşam sürdürsün. Kimse kimseyi incitmesin ve incinmesin!.. Çünkü, bir masum öğretmen niçin hunharca katledilir? Suçu, kabahati, hatası, kusuru ne olabilir ki? Dolayısıyla, günümüzde dillendirilen " açılım" "saçılım" "çözümleme" sürecine ben, pek de inanmıyorum. Çünkü, emperyal güçler, bu güzel düşünceyi ters yüz ederek, yine insan azmanlarını sokağa dökecekler, masum , biçare insanları katletmeye devam edeceklerdir!..
Halbu ki, batılı güçler, Rusya, İran vb. teröre destek verenler, kendi vatanlarında bir hadise olduğu zaman, taş taş üstünde bırakmayıp, olay çıkaran insanı tuzla-buz etmektedirler. Bir kere, imamlar, öğretmenler, eşkıyanın da görevlisi, sade halkın da muallimleridir. Onları katletmek değil, suçsuz yere şehid etmek değil, onların ellerinden ziyade, ayaklarını öpmek bir toplumun esas mes'elesi olmalıdır.
Bu vesile ile, 24 Kasım 2014 " Öğretmenler Günü" nü candan kutlar, ölen veya şehid edilen öğretmenlere dualarımı sunar, hayatta olanlara sağlık, sıhhat, afiyet temenni ederim. Selam ve dua ile..
Tabii ki, iman, bilgi, hikmet ve akıl sahibi, ahlâklı, faziletli kimseler ile bunların takip ettiği hak yol ve nâil olacakları uhrevî nimetler ile imansız, bilgisiz, akıl, basiret, ahlâk ve erdemden yoksun kimseler ve bunların takip ettikleri bâtıl yol ve uğrayacakları ahiretteki azap, kesinlikle bir tutulamaz. Bu kısacık girişten sonra, asıl konuya dönecek olursak, malum olduğu üzere, 24 Kasım 2014 Pazartesi günü "Öğretmenler Günüdür". Bu muhteşem günün , aydınlık yarınlar ve aydınlık Türkiye'nin oluşmasında çare olmasını, ışıklar saçmasını Rabbimden niyâz eder, tüm öğretmenlerimizin bu mübarek günlerini kutlar, selam ve saygılarımı doya doya iletirim.
Bilindiği üzere, öğretmenlerimiz, emeklisi ile, çalışanı ile birlikte hak ettikleri, umdukları yerde değildirler. Zar zor geçinme durumları, maaşlarının azlığı ve en büyük kâbus ve kaosda eşkıya belasının sürekli enselerinde korkulu rüya olmasıdır. Çünkü, eşkıya güruhu, ilim, hikmet, tahsil, aydınlanma, yeni nesile hizmet, yarın ki Türkiye sevdamız vb. bir düşünceleri, emelleri, hedefleri olmadığı için, sürekli ışık saçan, nur efşan olan öğretmenlerimize, imamlarımıza husumet beslemekteler, fırsat düştükçe, onları acımadan, merhametsizce katletmektedirler. İsterseniz öğretmen
Neşe Altan olayını takip edelim:
" Neşe Altan öğretmenin hikayesine yine bir meslektaşının sosyal medyada yaptığı yorum şöyledir:
" Seni yine koruyamadık öğretmenim..."
Terörün çığırından çıktığı yıllardı. Neşe Altan'ı şehit verdiğimizde 21 yaşında gencecik bir kızdı. Tekirdağ'lıydı. Okulu birincilikle bitirmişti. Diyarbakır'ın Bismil İlçesinin Çavuşlu Köyüne tayini çıktı. Babası da ardına düştü, kızımı tek başına yollamayayım diye.. Daha 21 günlük öğretmen iken hunharca katledildi baba kız...
Nesrin Ünügür de öyle... Feleğin sillesini yiyerek büyümüştü. Zor zahmet bitirdiği okulundan sonra Diyarbakır'ın Hantepe köyüne çıkmıştı tayini.. Sivilceli yüzüne bakıp çok şaka yapmıştım ona " Kız sivilceli, evlen de kurtulalım senden" diye.. Meslektaşı Cuma Ünlü ile tanışmış, evlenmişti, kaç gün geçti geçmedi şehit edildiği haberini aldık. Eşi Cuma ile beraber. ( 1996)" ( habertitürk.com)
Daha doğrusu, son 35-40 yılda vermiş olduğumuz şehit sayısı bir hayli fazladır. Mihraba geçmiş imamlarda öyledir. Suçları Müslümanlara namaz kıldırmak, ezanlarını okumak, Kur'ân öğretmekti. Hakeza, öğretmenlerin, kendilerini feda ederek, çocuklarımızı eğitmeleri, aydınlatmaları, hayatın gidişat öğretimini öğretmekti. Bunların hunharca, zalimce şehit edilmeleri, bana, Asr-ı Saadetteki Bi'ri Meune olayını hatırlatmaktadır. Mus'ab'ın, hicretten önce , Medine'de korkmadan, ürkmeden tebliğ görevini bihakkın yapması, Medine halkını İslam'la yüzleştirmesi gibi...
Bir başka üzücü, can acıtıcı olayda Bi'ri Maune olayıdır:
Resulullah (sav), hicretin dördüncü yılının Safer ayında çoğunluğu Ashab-ı Suffe'den olan yetmiş öğretmen (muallim) sahabiyi, İslam'ı öğretmek amacıyla Necid tarafına gönderdi. Bu sahabiler yolda müşriklerin saldırısına uğramış ve sadece üç tanesi hayatta kalabilmişti. Vahy aracılığıyla durumdan haberdar olan H. Peygamber (sav), hiç bir zaman duymadığı kadar büyük bir acı yaşamış ve günlerce bu sahabileri katleden müşriklere beddua etmiştir.
Oysa, Resulullah (sav) Taif dönüşü, yine bizzat Zeyd'le hakarete, taşlanmaya, küfürlere maruz kalmış, ama, beddua etmeye yanaşmamıştır. Ama, Bi'ri Maune vak'ası, onu içtenlikle üzmüş, canı sıkılmış ve onu beddua etmeye sevketmiştir. Binaenaleyh, günümüzdeki öğretmenlerin, zalimler tarafından şehid edilmeleri de öyledir. Kimisi bekar, kimisi nişanlı, kimisi sözlü, kimisi evli ve çocuklu iken, zalimlerin zulümlerine maruz kalarak, Allah'a yürümektedirler.
Resulullah (sav)'in , Bi'ri Maune öğretmenlerini katleden müşriklere beddua ettiği gibi, bende, tüm zalimlere, soysuzlara, maşalara, satılmışlara aynı şekilde beddua ediyor, zalimlerin hak ettikleri cezayı bulmalarını diliyorum.
Gönlümüz istiyor ki, vatanımız da güllük, gülistanlık olsun.. Kurt, kuzuyla beraber yaşam sürdürsün. Kimse kimseyi incitmesin ve incinmesin!.. Çünkü, bir masum öğretmen niçin hunharca katledilir? Suçu, kabahati, hatası, kusuru ne olabilir ki? Dolayısıyla, günümüzde dillendirilen " açılım" "saçılım" "çözümleme" sürecine ben, pek de inanmıyorum. Çünkü, emperyal güçler, bu güzel düşünceyi ters yüz ederek, yine insan azmanlarını sokağa dökecekler, masum , biçare insanları katletmeye devam edeceklerdir!..
Halbu ki, batılı güçler, Rusya, İran vb. teröre destek verenler, kendi vatanlarında bir hadise olduğu zaman, taş taş üstünde bırakmayıp, olay çıkaran insanı tuzla-buz etmektedirler. Bir kere, imamlar, öğretmenler, eşkıyanın da görevlisi, sade halkın da muallimleridir. Onları katletmek değil, suçsuz yere şehid etmek değil, onların ellerinden ziyade, ayaklarını öpmek bir toplumun esas mes'elesi olmalıdır.
Bu vesile ile, 24 Kasım 2014 " Öğretmenler Günü" nü candan kutlar, ölen veya şehid edilen öğretmenlere dualarımı sunar, hayatta olanlara sağlık, sıhhat, afiyet temenni ederim. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir
Bütün öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun
YanıtlaSil