İşte bu görevini yerine getirmek esnasında, insan psikolojisini dikkate alarak, nasıl davranması gerektiğini iyi bilmiş, bize de örnek olmuştur. Hz. Muhammed'in salt eğitimci olarak insanlara nasıl bir yaklaşımda bulunduğu araştıran Prof. Dr. Ahmet Önkal şu ilkeleri belirlemiştir:
- Karşımızdakini (öğrenci/esnaf/çiftçi) tanıma
- Kolaylaştırarak öğretme/eğitme
- Yumuşak ve güzel muamele
- Değer verme
- Yakınlaşma sağlama
- Özellik ve hislerine hitap etme
- Ortak, bilinen konularla bağlantı kurma
- Tekrar etme
- Hediyeler verme
- Ceza (sert davranış)
Görüleceği gibi Hz. Muhammed'in eğitim anlayışında ceza en son aşamada yer almaktadır. Bu ceza anlayışı da; ikaz ve uyarma, kırgınlığını hissettirme, azarlama, gözdağı verme, sert uyarı, ayıplama... gibi yöntemleri barındırmaktadır.
Hz. Muhammed Öğrencilerini Döver miydi ?
Bu sorunun dayakçı eğitimcileri üzecek bir cevabı vardır: HAYIR. Medine'ye hicret ettikten sonra Mescid-i Nebevi'de oluşturduğu eğitim öğretim halkasına dahil olanlar bunu açıkça beyan etmektedirler. On yaşından yirmi yaşına kadar Peygamber Efendimizin yanında bulunan , ondan ders alan, ona hizmet eden Enes b. Malik (ra) şöyle demektedir: 'Ben tam on yıl Hz. Muhammed'in yanında bulundum. Bu süre zarfında bana asla dayak atmadığı gibi, en ufak rencide edici ifadelerde bile bulunmamıştır.'
Dayak atmanın, şiddet göstermenin gayet normal karşılandığı o toplumda Hz. Muhammed bu anlayışı yıkmaya çalışmıştır. Aile içi şiddetle ilgili kendisine gelen bir bilgi üzerine; bazı insanları anlamadığını, gündüz hanımını hayvan döver gibi dövdüğünü , gece de koynuna aldığını, buna da çok şaşırdığını belitmektedir.
İşin özü eğitim; fedakarlık, sabır ve uzun bir süreç gerektirmekte, ani tepkiler ve sert davranışlar, kırıcı hareketler, şiddetli eylemler bu süreci baltalamaktadır. Yapılan yanlışlıklara karşı tüm yollar denendikten sonra ceza yoluna başvurulmalı ve bu da hikmet boyutunu aşmamalıdır.
Yorum Gönder