Şubat 2018

Bu yazımızda Vitir namazının nasıl kılınacağıyla ilgili ve vacip olup olmadığıyla ilgili bilgiler vereceğiz. Vitir namazı 3 rekattan oluşan günün son namazıdır. Yatsı namazından sonra kılınan vitir namazının kılınışı konusunda hanefi ve şafii mezhebi arasında farklılıklar vardır. Şafiilerde 2 selamla vitir namazı eda edilirken hanefi mezhebine göre ayakta alınan tekbirle kunut duası okunur. Bu durumla ilgili "niye selam verilir" ya da "niye kunut duası okunur" gibi sorulara verilebilecek  en güzel yanıt Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in bu bilgileri bize direkt olarak aktarmasıdır.

Bu gibi konular İslamda taabbudi konulardır yani ibadetleri, hikmet ve faydalarını düşünmeksizin sadece Allah'a kulluk etme niyetiyle ve emredildiği tarzda yapmaktır. Bunlar Allah'ın bize emirleridir ve sorgusuz sualsiz yapmakla yükümlü olduğumuz konulardır. Peki Vitir namazı nasıl kılınır ?

[info title="Bilgi" icon="info-circle"] Aşağıdaki Tabloyu Mobil Cihazlarda Düzgün Görüntülemek İçin Lütfen Masaüstü Versiyona Geçiniz. [/info]
1. REKAT 2. REKAT 3. REKAT
Niyet Besmele Besmele
Tekbir Fatiha Suresi Fatiha Suresi
Subhaneke Duası Bir Sure (Zammı Surelerden) Bir Sure (Zammı Surelerden)
Euzu Besmele Rüku Ara Tekbir (Ayakta)
Fatiha Suresi Secde (2 Defa) Kunut Duaları
Bir Sure (Zammı Surelerden) Oturuş Rüku
Rüku Ettehiyyatü Duası Secde (2 Defa)
Secde (2 Defa) Oturuş
Ettehiyyatü, Salli Barik, Rabbena Duaları
Selam
Yatsı namazının hemen ardından kılınan vitir namazı 3 rekattan oluşur. Yukarda bahsettiğimiz gibi yapılması zorunlu olandır. Vitir namazına başlarken önce niyet edilir. “Niyet ettim Allah rızası için  vitir namazını kılmaya” denir. İlk iki rekâtı yukarda yazdığı üzere sabah namazı gibi kılınır. İlk oturuşta (2. Rekatta) ettahiyyatü duası okun­duktan sonra üçüncü rekata kalkılır. Besmele çekip Fatiha ve zamm-ı sure okunur. Rükuyaa eğilmeden eller kulak hizasına kaldırılarak iftitah tekbiri gibi “Allahü Ekber” diye tekbir alınır, tekrar eller bağlanır ve kunut duaları okunur. Bundan sonra rükuya varılır, secdeden sonra oturulup ettehiyyatü, Salli Barik ve Rabbena duaları okunduktan sonra selam verilir. Aslında kunut dualarını okumak vaciptir. Unutarak okumadan rükuyaa varan kimse selam verdikten sonra sehiv secdesi yapar. Kunut duasını bilmeyenler yalnız “Rabbena âtina…” duasını okuyabilir. Bu duayı da bilmeyen üç defa “Allahümmağfirlî (Allah’ım beni affet)” veya üç kere “Ya Rabbi” dese de caizdir. Ayrıca Vitir namazı  Ramazanda teravih namazından sonra cemaatle kı­lınır. Bu durumda kunut duasını hem imam hem de cemaat sessizce içinden okur.

Peygamberimiz Hz. Muhammed'e, onun karakterini, onu sevmenin faydalarını, onu sevmediklerinin bizlere getirdiği zararları öğrenmek ve sevgisini öğrenmek için birçok yol vardır.

Bununla birlikte, Peygamber'i sevmenin en güzel yollarından biri, farkında olmasak da bize ne kadar çok iyilik yaptığını bilmektir. Bu yazıda ona sevgimizi arttıracağını ümit ederek ümmetine olan sevgisini anlatan birkaç olay sunmaya çalışacağız ﷺ.

Allah, ümmeti acı çektiğinde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in nasıl acı içinde olduğunu teyit eder. Peygamberimiz bizi önemsemekte ve bizim için en iyisini istemektedir. Allah diyor ki:

"لقد جاءكم رسول من أنفسكم عزيز عليه ما عنتم حريص عليكم بالمؤمنين رءوف رحيم"

"Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir."
[Tevbe, 128]

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Allah tarafından kabul olacak duasını ümmet için hesap gününe kadar muhafaza ederken, peygamberlerin geri kalanı, bu haklarını dünyada kullanmış ve Allah'ın nimetlerine nail olmuşlardır. Allah'a,  Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle dedi:

لكل نبي دعوة, فأريد إن شاء الله أن أختبي دعوتي شفاعة لأمتي يوم القيامة

"Her peygamberin hususî bir duası var ki, onunla ümmetiyle ilgili olarak dua etmiş ve duası kabul edilmiştir. Ben ise, duamı kıyamet gününde ümmetim için şefaat kıldım / ümmetim için erteledim, şefaat etmeye ayırdım. [Buhari 1, Müslim, İman, 340]

Peygamberimiz, namazında her seferinde bizim için dua etti! Hz. Ayşe şöyle der:

لما رأيت من النبي صلى الله عليه وسلم طيب النفس قلت يا رسول الله ادع الله لي قال اللهم اغفر لعائشة ما تقدم من ذنبها وما تأخر وما أسرت وما أعلنت فضحكت عائشة حتى سقط رأسها في حجر رسول الله صلى الله عليه وسلم من الضحك فقال أيسرك دعائي فقالت ومالي لا يسرني دعاؤك فقال والله إنها لدعوتي لأمتي في كل صلاة

Hz. Aişe (r.a), Peygamber Efendimiz'i neşeli gördüğü bir gün:'Ey Allah'ın Rasulü, benim için Allah'a dua ediver!' demişti. Rasûlullah (s.a.v): 'Allah'ım, Aişe'nin geçmiş, gelecek, gizli ve açık bütün günahlarını mağfiret eyle!' diye dua etti. Hz. Aişe validemiz o kadar mutlu oldu ki, sevincinden başı önüne düştü. Rasulullah (s.a.v):'Mutlu musun?' diye sordu. O da: "Senin duan beni neden sevindirmesin ki?" dedi. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v): "Bu dua, benim ümmetim için her namazda yaptığım duamdır" buyurdu. [Sahih İbn Hibban]

Hz. Muhammed ümmetinden olan kim varsa onla ilk tanıştığında heyecanlı bir ruh halindedir. Ebu Hureyre şöyle der:

رسول الله صلى الله عليه وسلم خرج إلى المقبرة فقال”السلام عليكم دار قوم مؤمنين وإنا إن شاء الله بكم لاحقون وددت أني قد رأيت إخواننا”. قالوا يا رسول الله ألسنا إخوانك قال”بل أنتم أصحابي وإخواني الذين لم يأتوا بعد وأنا فرطهم على الحوض "قالوا يا رسول الله كيف تعرف من يأتي بعدك من أمتك قال" أرأيت لو كان لرجل خيل غر م حجلة في خيل بهم دهم ألا يعرف خيله”. قالوا بلى. قال” فإنهم يأتون يوم القيامة غرا محجلين من الوضوء وأنا فرطهم على الحوض”.

Allah Resulü ﷺ mezarlığa çıktı ve şöyle dedi: "“Mutlaka kardeşlerime kavuşmamı arzuladım.” (Bunun üzerine kendisini dinleyenler) şöyle dediler: “Biz senin kardeşlerin değil miyiz?” O şöyle cevap verdi: “Sizler benim ashabım ve kardeşlerimsiniz. Benden sonra da beni görmedikleri hâlde bana inanan bir topluluk gelecektir. Onları görmeyi çok isterdim.” "[Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460]


Bu hadis-i şeriflerde de, Resulullah ahir zamanda,  kardeşlerinin bulunacağını söylüyor. “Kardeşlerim” dediği kimselere heyecan ve özlem duyuyor. Peygamberimizin bu sevgisine, hasretine sebep olan o kimselerin herhalde, fedakar, sadık, karakterli, İslam için emek sarfeden, bütün zorluklara karşı yılmadan, aldırmadan Resulullah’ın ve ashabının yolunda olabilen kimseler olması gerekir. Bunlar Resulullah’ın kardeşleridir. O, bunlara “kardeşlerim”, ashabına “arkadaşlarım” ünvanını veriyor.

Yüce Allah'tan bize Hz. Muhammed'in sevgisini kalplerimizde hissettirmesini ve onun yonundan ayırmamasını dileriz.

Depresyon, Hayal Kırıklıklarıyla Mücadele Etmenin 5 Yolu
Hepimiz kaçınılmaz olarak hayatımızda birçok hayal kırıklığıyla yüzleşeceğiz: iş, aile hayatı, insan ilişkileri... Yaşadığımız dünyanın doğası bu. Kusursuz değildir, mükemmel değildir. Bu kusurların çoğu kendimizden ya da çevremizdeki insanlardan kaynaklıdır.

Peki bu hayal kırıklıklarıyla nasıl başa çıkacağız? İş ve insan ilişkilerinin yanı sıra, kendimizinde düzeltmesi gereken noktalar elbette var. Zayıf ve hemen pes edecek insanlar mısınız? Bir darbe aldığınızda nasıl affedebilirsiniz?

Hayal kırıklığı duygularımızı ve bazen çevremizde olup bitenle yüzleştikten sonra nasıl bizi etkilemesine izin vermeden hayatımıza devam edebiliriz? Hiç kimse bunun kolay olacağını söylemedi.

Aslında bu sıkıntı ve hayal kırıklıklarının haberi bir şekilde bize söylendi:

لقد خلقنا الإنسان في كبد

İnsanı zorluklar arasında (direnmesi için) yarattık. (Beled Suresi, 4)

Ümit ediyoruz, hayal kuruyoruz, çabalıyoruz, inşa ediyoruz ve evet sonunda başarısız oluyoruz, düşüyoruz, ve inciniyoruz, hayal kırıklığı hissediyoruz. Ancak, ne yaşarsak yaşayalım her zaman, her durum için bir şansımız vardır. Ümidimizi kesmeden tekrar deneyebilir, tekrar ümit edip, tekrar hayal kurup, tekrar çalışıp ve tekrar inşa ederiz. Tekrar başarılı olabiliriz. Bu beş adımı izlersek hayal kırıklıklarıyla başa çıkabiliriz.

1) ALLAH'A DÖNÜN 

Ön yargılarınızdan ve varsa kibirinizden kurtulup yaratıcınıza Allah'a dönün. Allah'a tam olarak ne olduğunu, nasıl hissettiğini, nasıl etkilediğini söyleyin. Ne istediğinize karar verin ve dua ederek ondan isteyin. Nasıl içten bir şekilde dua edeceğini bilmiyorsan buradan öğrenebilirsin.

Allah'ın özelliklerini anlayın, bunun içinde Allah'ın isimlerini anlayarak okuyun : Er-Rahmân: "Dünyada bütün mahlükata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden."Er-Rahîm: "Ahirette, müminlere sonsuz ikram, lütuf ve ihsanda bulunan." El-Melik: "Mülkün, kainatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan." El-Kuddûs: "Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdıse layık olan." Es-Selâm: "Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran." El-Mü'min: "Güven veren, emin kılan, koruyan." El-Müheymin: "Her şeyi görüp gözeten." El-Azîz: "İzzet sahibi, her şeye galip olan." El-Cebbâr: "Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran." El-Mütekebbir: "Büyüklükte eşi, benzeri olmayan." El-Hâlık: "Yaratan, yoktan var eden." El-Bâri: "Her şeyi kusursuz ve uyumlu yaratan." ve daha bir çok isim onu bize anlatır. Bu isimleri bilerek hissederek dua edin yardım isteyin.

Kur'an'da söylediğimiz gibi, "sabır ve duayla yardım isteyin"

واستعينوا بالصبر والصلاة وإنها لكبيرة إلا على الخاشعين

" Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir. "(Bakara Suresi, 153)

Dua edin Kuran'da şöyle söyleniyor:

وإذا سألك عبادي عني فإني قريب أجيب دعوة الداع إذا دعان فليستجيبوا لي وليؤمنوا بي لعلهم يرشدون

"Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler. "(Bakara; 186)

Hepimizin hayatta bir şeye ihtiyacı var ve bazı hedeflere ulaşmak için çabalıyoruz - hepimize iman lazım ve rehberlik. Hepimiz sevgi, sığınma, beslenme ve sevecen, destekleyici aile ve toplum istiyoruz. Kaybedilen umut ve hedefler yüzünden hayal kırıklığı yaşadığımızda, derinlemesine araştırmaya devam etmeliyiz içten içe arzularımız için kalpten Allah'a dua edin , hiçbir duanın evreni yaratan ve bizi yaratan Allah'a güç gelmediğini bilerek dua edin. Dua'nın gücünün gerçekten hayal gücümüzün ötesindedir.

2) BEKLENTİLERİNİZİ İYİLEŞTİRİN

Yaşadığımız dünyanın kusurlarıyla ilgili kıssalara Kuran'da defalarca, tekrar tekrar anlatılıyor ve bu hayal kırıklıklarını yaşayacağımıza tekrar tekrar tanıklık ediyoruz

أم حسبتم أن تدخلوا الجنة ولما يأتكم مثل الذين خلوا من قبلكم مستهم البأساء والضراء وزلزلوا حتى يقول الرسول والذين آمنوا مله متى نصر الله ألا إن نصر الله قريب

"(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır." [Bakara, 214]

ولنبلونكم بشيء من الخوف والجوع ونقص من أموال والأنفس والثمرات وبشر الصابرين

"Sizi korkuyla, açlıkla, para, can, ve ürün kaybıyla sınayacağız. Müjde ver sabredenlere… "[Bakara; 155]

Böylece hayal kırıklığı yaşayacağınız durumlarla karşılaşmanız gerektiğini bilerek ve bekleyerek nasıl başa çıkabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Bu durumlar sizde endişe, üzüntü ve acıya neden olabilir. Fakat dua ile yardım isteyerek bu durumları atlatırsanız çoğundan daha güçlü olurak çıkarsınız. Unutmayın, büyüdüğümüz için kalplerimiz daha sert ve katı olacak diye bir kural yoktur; aksine, kalplerimiz aslında daha yumuşak ve başkaları için daha fazla şefkat göstermeyi başarabiliyor demektir.Aslında bu olaylardan sonra kazanacağınız tecrübelerle nasıl bir bakış açısı kazanacağınızı düşünün. Sizden sonra sizin yaşadıklarınıza benzer olaylar yaşayanları görecek ve onların tam olarak nasıl hissettiklerini bildiklerinden el uzatarak onlara destek olabileceksiniz.

"Ey genç adam, size bazı kelimeler öğretmek isterim: “Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızâsını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Ve bil ki, bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir. (Bundan sonra takdirde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.) [Tirmizî, Kıyâmet 59]

3) HAYATINIZDA GERÇEKTEN NEYİN ÖNEMLİ OLDUĞUNA ODAKLANIN

Bir anınız, karşılaşmanız ya da yaşanmış bir durum varsa ve sizi rahatsız ediyorsa, hayatınızdaki önceliklerinize ve değerlerinize gerçekten fazla bir etkisi yoktur, onun zamanınızı almasına ve sizi üzmesine izin verin. Onunla başa çıkabilmek için elinizden gelen en iyi biçimde mücadele edin. Zamanla bu daha da kolaylaşacaktır. Önceliklerinizi belirleyin ve onlar haricindeki dış etmenleri görmemeye çalışın.

4) ESNEKLİK OLUŞTURUN

Bu durum aslında, zor koşulların üstesinden gelme ve eskisinden daha güçlü olabilme yeteneğidir. Kişisel gelişim uzmanlarına göre başarının en büyük anahtarı, zorluklarla karşı karşıya geldiğimizde ve kaybettiğimizde başa dönüp tekrar denemektir. Kısaca yılmamaktır. Yoksulluk, hastalık, üzüntü, savaşlar, doğal afetler, güvenlik eksikliği, fırsat eşitsizliği ya da Sosyal destek ve diğer talihsiz durumlar bir insanı sefalete mahkum edemez.

Daha fazla direnç oluşturmak için her gün, "İnşaallah" (Allah isterse olur) gibi kuvvetli bir olumlu ifade düşüncesi ile başlayabilirsiniz. Allah, karşınıza çıkacak hayal kırıklığı, keder, zarar vb. üstesinden gelecektir. Her gün için minnettar olduğunuzu hatırlayarak ve şükürle güne başlamak sizi mutlu edecektir. Araştırmalar, şükran duygusuna sahip kişilerin genellikle daha mutlu olduğunu ve daha sağlıklı olduğunu göstermektedir.. Denemelerinizi ve sıkıntılarınızı aşmak için çalışın ve unutmayın hayatımızdaki başarılarımızın cesaret seviyemiz ile orantılı olduğunu unutmayın ki bu da bizim hedeflerimizi yapmamızla ilgili inançlarımıza dayanmaktadır. Olabilir veya olmayabilir, esneklik prensibi ile sıkıntı içinde büyümek geliştirilebilen ve uygulanabilen bir yetenektir. İnşallah başarı ve memnuniyete erişebileceğimize inanmalıyız inşaAllah.

5) KENDİNİZE NASIL İYİ BAKACAĞINIZI ÖĞRENİN 

Çoğumuz (özellikle bir kadınsanız ve anne iseniz) başkalarının sorumluluğunuda üzerimizde taşırız. Bu genellikle aile bireyleri olabilir. Kendinize iyi bakmazsanız mücadele edemezsiniz. Vücudunuzu iyi uyuyarak, sağlıklı yiyecekler yiyerek (protein, omega-3 zengin gıdalar, anti-oksidanlar tüketerek, şekeri azaltarak, bol miktarda su içerek ve yapay-işlenmiş gıdaları hayatınızdan çıkararak) tabii ki egzersiz yaparak (anti-depresanlar kadar etkili olduğu gösterilmiştir, mutluluk hormonu endorfin salgılanmasını sağlar) kendinize iyi bakmalısınız

Gerekirse 'hayır' demenin yollarınu öğrenin. Yeniden toparlanmak için neye ihtiyaç duyduğunuzu araştırın ve bu ihtiyaçları gidermeyi ertelemeyin. Kötü insanların etrafınızda olmasından hoşlanmıyor olsanız bile, kendinizi rahatlatmak için yine kendinize zaman verin. İster okumak, yazmak, ister egzersiz yapmak, dua etmek ya da ilham verici bir film izlemek, müzik dinlemek, sizin için neyin işe yarıyorsa onu bulun ve kendinizi rahatlatın. Eğer iyi olamıyorsanız, yardım istemekten korkmayın; Çevrenizdeki güvenilir kişilerden yardım isteyin, yoksa da internetden sorununuz hattında yararlı kaynaklardan bilgi edinin son olarak profesyonel bir danışmanla görüşmekten çekinmeyin.

Müslümanların Temel Sorunu: Bilgiye Merak Duymamak
Kriz, yoğun bir güçlük çekme hali, sıkıntı veya tehlike zamanı olarak tanımlanır. Bu tanıma dayanarak, Müslüman ümmeti birçok farklı krizi yaşıyor ve şu anda yaşadığı krizlerin başında; siyasi, ekonomik, sosyal ve dini konular geliyor. Öğretmenlere, rehberlik görevlilerine ve çağdaş bilim adamlarına göre, "bilgi krizi" belki de tüm Müslüman dünyasını etkileyen en büyük krizdir. Bilgiyi aramama, bilgiye merak duymamama en temel sorunlardan biri haline gelmiştir.. Bu sorun basit bir sorun değildir. Onu etkileyen birçok farklı faktörle karmaşık ve çok yönlü bir sorun haline gelmektedir. Bu kısa makalenin amacı, bu temel sorunun yani müslümanların bilgiye neden merak duymadığının farklı yönlerden vurgulamak ve bir toplum olarak bize bu sorunlarla baş etmek için gerçek ve pratik yolları düşünmeye sevkederek bu konu üzerinde çalışmaya başlamamızı umut etmektir.

En önemli faktörlerin başında toplumumuzun İslam araştırmaları alanında temel düzeyde bir okuryazarlık eksikliğidir. Bunlarla sınırlı olmamakla birlikte bu temel düzey konular; ilahiyat / inanç, Kuran araştırmaları, tarih araştırmaları ve fıkıhtır. İlk başta toplum olarak bizim için dürüstlük ve doğruluk bizim için önemli iki kavramdır. İnancımız, dinimiz ve öğretileri konusundaki anlayışımız yüzeysel ve sığ kalmamalıdır. Dinimizi bildiğimizi düşünebiliriz, ama yapılan içtihadlerden ve edinilen gözlemlerden ortaya çıkan gerçek şu ki dinimiz hakkında çok az şey biliyoruz. İslam'ın ne olduğunu yorumlamak için kısıtlı bir algıya sahibiz; çoğunlukla kişisel deneyimlerimize ve durumlarımıza dayanıyoruz.

Çoğumuz için bildiğimiz şey İslam hakkında evde öğrendiklerimiz, ebeveynlerimizden, belki, çeşitli sohbetlerde ve konferanslardan, internet ve televizyon kanallarından, son dönemlerde Youtube gibi sosyal içerik sitelerinden oluyor. Doğruluğunu sorgulamadan, kaynak araştırması yapmadan bu bilgilerin doğru olduğuna kanaat getiriyor ve o bilgi bizim için "İslam'ın için doğru bir bilgi" anlamına geliyor. Dini yorumlamak ve İslam hakkında bilgi edinmek iki kelime yazıp, fareye tıklayarak bir yerden ulaşacak kadar basit olmamalı. İslam gibi derin, güzel ve kıymetli bir din daha fazla emek harcanmayı ve araştırmayı hakediyor. Çoğu bilgiyi bir başkasından öğreniyoruz ve bu doğrudur içim rahatlayabilir diyoruz fakat kaçımız Kur'an'ı anlıyor? Onun tarihi, korunması, derlemesi, konusu, temaları ve yapısı? İnancımızın birincil kaynağıyla anlamlı bir şekilde ilişki kuramayacağımız zaman gerçek inançlı insanlar olabilir miyiz ?

Bu temel okuma yazma düzeyini anlamak ve aramak her birimiz için bir zorunluluktur. Peygamberimiz "Bilgi (ilim) aramak (kadın/erkek) her Müslüman için farzdır" demiştir. Bu, herkesin bir öğretmen ya da akademisyen olması gerektiği anlamına gelmez; Bunun yerine herkes, düzgün bir şekilde ibadet etmelerini sağlayacak yeterli bilgiyi edinmek zorundadır.

"De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür." (Zumer; 9)

Çok şükür, son birkaç yılda bu alanda çok ilerleme kaydedildi. Türkçe olarak Kur'ana ve Kur'an araştırmalarına gerekli ehemmiyet verilmeye başlandı. Sosyal içeriklerinde Kuran araştırmaları ve eğitimi ile ilgili birçok doğru kaynak bulabilirsiniz. Ancak ana zorluklardan biri de insanları bu çalışmalara iştirak göstermeye teşfik etmek, kulaktan dolma bilgilerle değil, aklında olan soruları direkt Kur'an kanalından öğrenmesini sağlamaktır.

Bir Dileğin İsteğin Gerçekleşmesi İçin Okunacak Dua (Hacet Duası)
İnsanoğlu, rabbiyle olan en güçlü iletişim araçlarından biri olan dua etmek eylemini çoğu zaman hafife alır. Öyle ki dünyalık işlere dalıp rabbinden istemeyi unutan, böylelikle dua etmeyen insanlar çoğunlukta olup bu nimetin farkına varmamaktadır. Halbuki Allah, bizlere dua etmemizi ve ondan istememizi, bunun karşılığında içimiz ferah bir şekilde istediğimiz şeyleri yine ondan beklememizi öğüt veriyor. Özellikle bakara suresinin çoğu ayetinde açık bir şekilde bizlere dua etmemizi öğüt veren rabbimiz, samimi bir şekilde edilen dualara karşılık vereceğiniz belirtiyor.

"Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler." (Bakara - 186)

Peki bir dileğin yada isteğin gerçekleşmesi için okunacak dua yada sure var mıdır? Bu sorunun cevabı bazı hadis kitaplarında geçmektedir. Hacet duasını içerdiği ve okuyan kişilerin duasının kabul olacağı belirtilen bu dua islam ehilleri tarafından zayıf hadis olarak nitelendirilmektedir. Bu hadis şu şekildedir.

“Al­lah’tan başka ilâh yoktur. O Halîmdir, Kerîm’dir. Büyük arşın rabbi olan Allah tüm eksikliklerden münezzehtir. Her şeyin sahibi ve yaptığı her şeyi güzel yapan Allah’a hamdüsenalar olsun. Allahım! Senden rah­metine ve affına ulaştıracak davranış­larda bulunmayı, her türlü iyiliği elde et­meyi, her türlü günahtan salim olmayı diliyorum. Bende bağışlamadığın günah, gidermediğin keder ve karşılamadığın rızana uygun bir ihtiyaç bırakma, ey mer­hametlilerin en merhametlisi olan Allahım!” (Tirmizî, Vitir, 17; İbn Mâce, İkâme, 189)

Burada her nekadar zayıf bir hadis olarak nitelendirilse de, ayetlerde açık bir şekilde dua etmemiz ve karşılığında dualarımızın cevap bulacağı çok açık ve net bir şekilde bizlere söylenmiştir. Bu ayetlere birkaç örnek vermemiz gerekirse;

“Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 2/153)

"En güzel isimler Allah’ındır, artık O’na onunla (esmaları ile) dua ediniz! Allah’ın isimlerini (mânâsını) saptıranları terket! Yapmış oldukları şeyden dolayı yakında cezalandırılacaklar." (Araf, 180)

"Rabbiniz şöyle dedi: Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir." (Mümin Suresi, 60)

Bu ayetlerden çok net bir şekilde anlaşılacağı üzere bir dileğimizin bir isteğimizin olduğu zamanlarda bu isteklerimizin gerçekleşmesi için rabbimize samimi bir şekilde dua etmemiz gerektiği ve bu dualarmıza icabet edileceği, karşılık bulacağımızı bize öğütlenmiştir. İsteklerimizin bizim için hayır olup olmayacağını Allah bilir. Bundan dolayı dualarımızın kabul olup olmayacağı, ya da direkt kabul olmayıp başka bir şekilde sonucunun bize dönmesi daha hayırlı olmasından kaynaklı olacağını unutmamamız gerekir.


Samimi bir şekilde dua örneği şu şekilde olabilir;

“Yâ Rabbi! Sana yalvarıyorum. Sevgili Peygamberin Muhammed aleyhisselamı araya koyarak, senden istiyorum. Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed aleyhisselam, seni vesile ederek, Rabbime yalvarıyorum. Senin hatırın için kabul etmesini istiyorum. Ya Rabbi, bu yüce Peygamberi bana şefaatçi eyle! Onun hürmetine duamı kabul et!”

Toparlayacak olursak; bir isteği yada dileği olan kişi en az iki rekat olmak kaydıyla güzel bir abdest alarak namazını kılıp güzel ve samimi bir şekilde dua edip bu isteğini belirtmesi gerekir.

Nasıl Dua Edilir ve Duanın Üslubu Ne Olmalıdır? Öğrenmek İçin Tıklayın. 

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *