Aralık 2010

" Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren O'dur. şüphesiz Allah, size karşı elbette şefkatli olandır, esirgeyendir. " (Hadid, 9)

" Onlar için, üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (ateşten) tabakalar vardır. İşte Allah (CC.) kullarını bununla korkutur. Ey kullarım! Öyle ise benden sakının. " (Zümer,16)

" Yine insanlardan kimi de vardır ki, Allah'ın rızasına ermek için kendini feda eder. Allah ise kullarına çok merhametlidir. " ( Bakara, 207)

 Evet, Allah'ı tanıyan acizlikden, Allah korkusundan lezzet alır. Evet, korkuda lezzet vardır. Eğer bir yaşındaki bir çocuğun aklı bulunsa ve ondan sual edilse, “En leziz ve en tatlı halin nedir?” Belki diyecek: “Aczimi, zaafımı anlayıp validemin tatlı tokatından korkarak yine validemin şefkatli sinesine sığındığım halettir.” Halbuki, bütün validelerin şefkatleri, ancak rahmetin sadece bir parıltısıdır.

 Elinize birşekilde geçmiş olan haram parayı ne yapmanız gerktiği ve ne gibi işler için harcayabişleceğinizi öğrenmek için "Bugün" gazetesinden alıntı yaptığım aşağıdaki yazıyı okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz. Selametle kalın.

Soru

“ Elimize geçmiş haram yollardan kazanılmış bir miktar para var. Bu parayı hayır istikametinde kullanmak istiyorum. Ne tavsiye edersiniz? ”

Cevap

 Dinimiz, yüce Allah’a nasıl ibadet edileceğini belirlediği gibi, insanın fiziki varlığının devamı için gerekli olan dünya nimetlerinden yararlanmanın ölçülerini de koymuştur. Vahiy ve sünnete dolayısıyla dine uygun olan kazanç helal, temiz sayılırken bu ölçülere uymayan kazanç da haram, mekruh veya çirkin (habşs) kazanç adını almıştır.


  Duaların kabulü ve Allah’a kulluğun genelleşmesi helal kazançla yakından ilgilidir. Gözyaşlarıyla dua eden ancak kazancı haram olan bir kul için, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem)’in buyurduğu; “ yediği haram, giydiği haram, duası nasıl kabul olunur? ” hadisi, bu gerçeği bütün açıklığıyla ifade eder.

  Dinimiz, Müslümanların meşru işlerle uğraşmalarını ve geçimlerini helal yollardan temin etmelerini emreder.

  Haram kazanç, kendisini elinde bulunduranın malı olmadığı ve haram olduğu için sadaka, zekât verilmez. “Allah (celle celaluhu) güzeldir, paktır, ancak temiz olan şeyleri kabul eder” hadisi gereğince bu paralardan hayır niyetiyle herhangi bir hayırda bulunulması caiz değildir.

  Caiz olmamanın da ötesinde hayır niyetiyle haram paradan harcayanların günah kazanacakları dahi söylenmiştir. Dolayısıyla haram parayla yapılan bağışlarla camiler, vakıflar ve dernek türünden şahs-ı maneviyi temsil eden kurumlar kirletilmemelidir.

Peki Kamu Yararına Harcanabilir mi?

  Haram kazanç elden çıkarılmak isteniyorsa öncelikle sahipleri biliniyorsa sahiplerine iade edilmelidir. Eğer haram kazanç, devlet hazinesine veya kamuya ait ise bunların yeniden devlete verilmesi veya kamu menfaatlerine harcanması gerekir.

  Haram kazancın sahipleri veya kaynağı bilinmiyorsa bu takdirde bu para habîs yani kazanılma şekli itibariyle pis olduğu için halkın umumi ihtiyaçları için tuvalet, hamam yapımı gibi yerlerde kullanılabilir. Cami, vakıf gibi hayır kurumlarının elektrik, su gibi faturaları ödenebilir.

  Bu yollar bulunamadığında, zarurete binaen ve hayır niyeti taşımaksızın ihtiyaç sahibi fakir insanlara verilebilir. Zira bu para, kazanan yönü itibariyle “pis” hükmünde olsa da verilen insanlar itibariyle bu mahiyetinden çıkmış olur.

    

  Ebu Kuhafe ve Selma Ümmü Hayr'ın oğullarıydı. Kureyşin ileri gelenlerinden olan ailesi ve içinde bulunduğu genişlik, onu hiçbir zaman kabilesinin kötü ve hayasız alışkanlık ve çirkinliklerine saptırmamış, fıtratından dolayı her zaman doğru sözlü ve yumuşak huylu olmuştu. Gençliğinde ve yetişkinliğinde şehirlere kervanlar götürüp ticaretle uğraşmıştı. Yaşı ilerledikçe kureyş içinde söz sahibi olmuş ve kabilesinin ileri gelenleri tarafından görüşüne danışılan biri haline gelmişti. Peygamber Efendimizi (s.a.v) küçüklüğünden beri tanırdı. Sık sık onunla sohbet eder ve birbirlerinin dertlerine ortak olurlardı.

 Hz. Ebu Bekir birgün Yemene yaptığı bir ticaret seyatinden dönmüştü. Kureyş'in tanınan kişilerinden Ebu Cehil ve birkaç kişi Ebu Bekir Mekkeye gelir gelmez yanına vardılar. Ebu Bekir meraklanmıştı; 



 Sami Yusuf yeni albüm tanıtımı için geldiği 3 günlük Türkiye turnesinde Radyo Klas'da "Hop Dedik Ayhan Show" konuğu olacak. Radyo Klas'ı internet üzerinden dinlemek için buraya tıklayın Radyo Klas Wherever You Are albüm tanıtımı için Cuma akşamı Fox Tv'nin konuğu olacak Sami Yusuf, imza günü vasıtasıyla önümüzdeki günlerde hayranları ile buluşacak.


 Diyanet İşleri Başkanlığı, camiilerin sadece yaz tatilinde değil yıl boyunca Kur'an kursu vermesi için çalışmalara başladı. Camilerin uygun bir kısmı Kur'an-ı Kerim kursu için düzenlenecek. Yaşı kaç olursa olsun talep eden herkese camilerde Kur'an-ı Kerim öğretilecek.

 Diyanet İşleri Başkanlığı il müftülüklerine bir yazı göndererek camilerin aynı anda Kur'an Kursu olarak hizmet vermesini sağlayacak düzenlemelerin yapılmasını istedi. Kur'an kursu bulunmayan ya da yetersiz kalan mahallelerdeki caminin içindeki bir bölüm Kur'an Kursu olarak düzenlenecek. Yaşı kaç olursa olsun talep eden herkese bu camilerdeki kurslarda imam hatip tarafından Kur'an-ı Kerim öğretilecek.

 Cami ve Kur'an Kursları Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Recep Kıyak, camilerin sadece bir ibadethane değil aynı zamanda bir eğitim merkezi olduğunu söyledi. Camilerin eğitim konusunda halka açılmasının çok önemli olduğunu belirten Kıyak şöyle konuştu: "Kur'an kursları yetersiz kalıyor. Bu bakımdan camilerde Kur'an öğretilmesi çok önemli bir gelişme. Bu amaçla camilerin sadece cuma ve bayram namazlarında dolan balkon kısımları kullanılabilir. Bu amaç için balkonlar yani camilerin ikinci katı kurs olarak düzenlenebilir."

 Osmanlı'da camilerin hayatla iç içe olduğunu, ancak daha sonra camilerin sadece vakit, cuma ve bayram namazları dışında, eğitim için pek kullanılmadığını, bu projenin camileri yeniden halka açabileceğini kaydeden Kıyak şöyle konuştu: "Osmanlı'da istişareler camilerde yapılırdı. Camiler Kur'an, dini bilgiler öğrenme merkeziydi. Hatta camilerde emziren kadınlar için bile yer ayrılmıştı." dedi.

 Sakarya İl Müftüsü Sinan Cihan, Kur'an Kursu bulunmayan mahallelerdeki camilerin içindeki bir bölümün Kur'an Kursu olarak düzenleme çalışmalarına başladıklarını vurguladı. Cihan, sadece Kur'an Kursu'na gidenlerin değil, vatandaşların da Kur'an-ı Kerim öğrenmek istediklerini ve kursların bu ihtiyacı karşılayamadıklarını belirterek, "Neredeyse bugün her mahallede bir cami var. Ancak Kur'an Kursları sınırlı. Biz de her mahallede bulunan camilerin içinin bölümünü Kur'an Kursu hizmeti verecek şekilde düzenleyeceğiz. Böylelikle isteyen herkes yaşı kaç olursa olsun Kur'an-ı Kerim okumayı öğreteceğiz. Zaten 2010 yılı Kur'an Yılı ilan edilmişti." diye konuştu.

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *