Temmuz 2012

 Muhammed suresi 38 ayetten oluşan ve Medinede inmiş Kuranı Kerim'in 47. ayetidir. Muhammed Suresinde genel olarak hicretten ve müslümanların düşmanlarından bahsedilmektedir. Alak Suresinin Mekke eski imamı Abdurrahman El-Sudais'in içinize dokunacak güzel sesinden okunuşuna, Arapça metnine, Türkçe okunuşuna ve Türkçe mealine aşağıdan ulaşabilirsiniz.


 Muhammed Suresi Arapça Metni








 
Muhammed Suresi Türkçe Okunuşu ve Anlamı

Bismillahirrahmanirrahim

1. Ellezıne keferu ve saddu an sebılillahi edalle a'malehüm

2. Vellezıne amenu ve amilüs salihati ve amenu bima nüzzile ala muhammediv ve hüvel hakku mir rabbihim keffera anhüm seyyiatihim ve asleha balehüm

3. Zalike bi ennellezıne keferuttebeul batıle ve ennellezıne amenüttebeul hakka mir rabbihim kezalike yadribüllahü lin nasi emsalehüm

4. Fe iza lekıytümüllezıne keferu fe darber rikab hatta iza eshantümuhüm fe şüddül vesaka fe imma mennem ba'dü ve imma fidaen hatta tedaal harbü evzarahazalik ve lev yeşaüllahü lentesara minhüm ve lakil li yeblüve ba'daküm bi ba'd vellezıne kutilu fı sebılillahi fe ley yüdılle a'malehüm

5. Se yehdıhim ve yuslihu balehüm

6. Ve yüdhılühümül cennete arrafeha lehüm

7. Ya eyyühellezıne amenu in tensurullahe yensurküm ve yüsebbit akdameküm

8. Vellezıne keferu fe ta'sel lehüm ve edalle a'malehüm

9. Zalike bi ennehüm kerihu ma enzelellahü fe ahbeta a'malehüm

10. E fe lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim demmerallahü aleyhim ve lil kafirıne emsalüha

11. Zalike bi ennellahe mevlellezıne amenu ve ennel kafirıne la mevla lehüm

12. İnnellahe yüdhılüllezıne amenu ve amilus salihati cennatin tecrı min tahtihel enhar vellezıne keferuyetemetteune ve ye'külune kema te'külül en'amü ven naru mesvel lehüm

13. Ve keeyyüm min karyetin hiye eşeddü kuvvetem min karyetikelletı ahracetk ehleknahüm fe la nasıra lehüm

14. E fe men kane ala beyyinetim mir rabbihı ke men züyyine lehu suü amelihı vettebeu ehvaehüm

15. Meselül cennetilletı vüıdel müttekun Fıha enharum mim main ğayri asin ve enharum mil lebenil lem yeteğayyer ta'müh ve enharum min hamril lezetil liş şaribın ve enharummin aselim musaffa ve lehüm fıha min küllis semerati ve mağfiratüm mir rabbihim ke men hüve halidün fin nari ve süku maen hamımen fe kattaa em'aehüm

16. Ve minhüm mey yestemiu ileyk hatta iza harecu min ındike kalu lillezıne utül ılme maza kale anifen ülaikellezıne tabeallahü ala kulubihim vettebeu ehvaehüm

17. Vellezınehtedev zadehüm hüdev ve atahüm takvahüm

18. Fe hel yenzurune illes saate en te'tiyehüm bağteh fe kad cae eşratuha fe enna lehüm iza caethüm zikrahüm

19. Fa'lem ennehu la ilahe illellahü vestağfir li zembike ve lil mü'minıne vel mü'minat vallahü ya'lemü mütekallebeküm ve mesvaküm

20. Ve yekulüllezıne amenu lev la nüzzilet surah fe iza ünzilet suratüm muhkemetüv ve zükira fıhelkıtalü raeytellezıne fı kulubihim meraduy yenzurune ileyke nazaral mağşiyyi aleyhi minel mevti fe evla lehüm

21. Taatüv ve kavlüm ma'rufün fe iza azemel emru fe lev sadekullahe le kane hayral lehüm

22. Fe hel aseytüm in tevelletüm en tüfsidu fil erdı ve tükattıu erhameküm

23. Ülaikellezıne leanehümüllahü fe esammehüm ve a'ma ebsarahüm

24. E fe la yetedebberunel kur'ane em ala kulubin akfalüha

25. İnnellezıner teddu ala edbarihim min ba'di ma tebeyyene lehümül hüdeş şeytanü sevvele lehüm ve emla lehüm

26. Zalike bi ennehüm kalu lillezıne kerihu ma nezzelellahü senütıy'uküm fı ba'dıl emr vallahü ya'lemü israrahüm

27. Fe keyfe iza teveffethümül melaiketü yadribune vücuhehüm ve edbarahüm

28. Zalike bi ennehümüttebeu ma eshatallahe ve kerihu rıdvanehu fe ahbeta a'malehüm

29. Em hasibellezıne fı kulubihim meradun el ley yuhricellahü adğanehüm

30. Ve lev neşaü le eraynakehüm fe learaftehüm bisımahüm ve le ta'rifennehüm fı lahnil kavl vallahü ya'lemü a'maleküm

31. Ve le neblüvenneküm hatta na'lemel mücahidıne minküm vessabirıne ve neblüve ahbaraküm

32. İnnellezıne keferu ve saddu an sebılillahi ve şakkur rasule mim ba'di ma tebeyyene lehümül hüda ley yedurrullahe şey'a ve seyuhbitu a'malehüm

33. Ya eyyühellezıne amenu etıy'ullahe ve etıy'ur rasule ve la tübtılu a'maleküm

34. İnnellezıne keferu ve saddu an sebılallahi sümme matu ve hüm küffarun fe ley yağfirallahü lehüm

35. Fe la tehinu ve ted'u ilis selmi ve entümül a'levne vallahü meaküm ve ley yetiraküm a'maleküm

36. İnnemel hayatüd dünya leıbüv ve lehv ve in tü'minu ve tetteku yü'tiküm ücuraküm ve la yes'elküm emvaleküm

37. İy yes'elkümuha fe yuhfiküm tebhalu ve yuhric adğaneküm

38. Ha entüm haülai tüd'avne li tünfiku fı sebılillah fe minküm mey yebhal vallahül ğaniyyü ve entümül fükara' ve in tetevellev yestebdil kavmen ğayraküm sümme la yekunu emsaleküm

Anlamı

1 – İnkâr edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşa çıkarır.

2 – İman edip salih amel işleyenlerin ve Rableri tarafından bir gerçek olarak Muhammed'e indirilen kitaba inananların kötülüklerini Allah örter ve durumlarını düzeltir.

3 – Bu, inkâr edenlerin batıla uymaları ve iman edenlerin de Rablerinden gelen gerçeğe tâbi olmalarından dolayı böyledir. İşte böylece Allah insanlara kendi misallerini anlatır.

4 – Savaşta inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onlara üstün geldiğiniz zaman bağı sıkı bağlayıp esir alın. Sonra harp ağırlıklarını atıp, savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da fidye ile salıverin. Allah'ın emri budur. Eğer Allah dileseydi onlardan başka türlü de intikam alırdı. Fakat böyle olması sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz.

5 – Allah onları doğru yola iletecek ve durumlarını düzeltecektir.

6 – Onları, kendilerine tanıttığı cennete koyacaktır.

7 – Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.

8 – İnkâr edenlere gelince, artık yıkım onlara. Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.

9 – Bu onların, Allah'ın indirdiklerini beğenmediklerinden dolayıdır. Allah da bunun için onların amellerini boşa çıkarmıştır.

10 – Onlar yeryüzünde bir gezmediler mi? Baksalar ya kendilerinden öncekilerin sonları nasıl olmuş? Allah onların üzerlerine helak yağdırmıştır. Bu kâfirlere de onların başına gelenlerin benzerleri yaraşır.

11 – Bu böyledir. Çünkü Allah iman edenlerin yardımcısıdır. İnkâr edenlerin ise yardımcısı yoktur.

12 – Şüphesiz ki, Allah iman edip salih amel işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. İnkâr edenler ise dünyada zevk edip geçinirler. Hayvanların yediği gibi yerler. Onların varacakları yer ateştir.

13 – Ey Muhammed! Seni yurdundan çıkaran şehirden daha kuvvetli olan nice şehirler vardı ki biz onları helâk ettik de onlara yardım eden çıkmadı.

14 – Rabbi tarafından apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilmiş de heveslerinin peşine düşmüş kimseler gibi olur mu?

15 – Kötülükten sakınanlara vaad edilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte ebedî olarak kalacak olan ve bağırsaklarını parçalayacak kaynar su içirilen kimsenin durumu gibi olur mu?

16 – Ey Muhammed! Onlardan seni dinlemeye gelenler de var. Senin yanından çıktıkları zaman kendilerine ilim verilen kimselere alay yoluyla: "O demin ne söyledi?" diye sorarlar. İşte onlar Allah'ın kalplerini mühürlediği kimselerdir. Onlar sadece kendi heva ve heveslerine uyarlar.

17 – Doğru yola girenlere gelince, Allah onların hidayetlerini artırmış ve onlara kötülükten sakınma çarelerini ilham etmiştir.

18 – Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelivermesine mi bakıyorlar? Şüphesiz onun alametleri gelmiştir. Artık kıyamet kendilerine gelip çatınca anlamaları neye yarar?

19 – Ey Muhammed! Bil ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendi günahın için, hem de mümin erkekler ve mümin kadınlar için Allah'tan bağışlanma dile. Allah, sizin gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.

20 – İman edenler: "Keşke cihad hakkında bir sû»re indirilse." derlerdi. Ama hükmü açık bir sû»re indirilip de, içerisinde savaş zikredilince kalplerinde hastalık olanların ölüm korkusuyla baygınlık geçiren bir kimsenin bakışı gibi sana baktığını görürsün. Oysa onlar için ölüm yaşamaktan daha uygundur.

21 – Onların vazifesi itaat ve güzel söz söylemekti. Sonra iş kesinleşince Allah'ın emrine sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.

22 – Demek siz iş başına gelecek olursanız yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaksınız ve akrabalık bağlarınızı koparacaksınız öyle mi?

23 – İşte onlar, Allah'ın lanetlediği, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.

24 – Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?

25 – Gerçekten doğru yol kendilerine açıkça belli olduktan sonra gerisin geri küfre dönenlere şeytan, kötülüklerini güzel göstermiş ve onları uzun emellere düşürmüştür.

26 – Çünkü onlar Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselere: "Bazı işlerde biz size itaat edeceğiz." demişlerdi. Oysa Allah onların gizlediklerini biliyordu.

27 – Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vurarak canlarını alırken durumları nasıl olacak?

28 – Bu onların Allah'ı gazablandıran şeylere uymaları ve O'nun rızasına sebep olacak şeyleri beğenmemelerinden dolayıdır. Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.

29 – Yoksa kalplerinde hastalık olanlar Allah kendilerinin kinlerini hiç ortaya çıkarmaz mı sandılar?

30 – Ey Muhammed! Eğer biz dileseydik onları sana gösterirdik. Sen de onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun ki, sen onları sözlerinin üslubundan da tanırsın. Allah ise bütün yaptıklarınızı bilir.

31 – Andolsun ki, biz içinizden cihad edenlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya ve yaptıklarınızla ilgili haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi deneyeceğiz.

32 – Şüphesiz ki, inkâr edenler, Allah yolundan menedenler ve kendilerine doğru yol açıkça belli olduktan sonra Peygamber'e karşı gelenler Allah'a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Allah onların yaptıklarını boşa çıkaracaktır.

33 – Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın.

34 – Şüphesiz ki, inkâr edip, Allah yolundan saptıran, sonra da kâfir olarak ölenlere gelince Allah onları asla bağışlamayacaktır.

35 – Sakın gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.

36 – Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer iman eder kötülükten sakınırsanız, Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden bütün mallarınızı harcamanızı da istemez.

37 – Eğer sizden onların tamamını isteyip de sizi zorlasaydı cimrilik ederdiniz. Bu da sizin bütün kinlerinizi ortaya çıkarırdı.

38 – İşte sizler Allah yolunda harcamaya çağrılan kimselersiniz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama cimrilik eden ancak kendi zararına cimrilik eder. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer siz Hakk'tan yüz çevirirseniz Allah yerinize başka bir kavim getirir. Sonra onlar sizin gibi olmazlar.


 Çoğu insan yaşamı boyunca edindiği tecrübeler ve karşılaştığı olaylar karşısında bazen bu soruyu sorabilir kendine. Örnek vermek gerekirse eğer bu kişi fakirse zenginleri düşünerek " Allah neden onları bu kadar rahat yaşatırken beni bu halde bırakıyor" der. Eğer acı çeken biriyse, çektiği acı her ne olursa olsun onu düşünerek diğer insanlarla kendini kıyas edip aynı soruyu sorar.

  Kısaca çirkin güzeli, fakir zengini, tok açı, iyi kötüyü düşünerek hayatının bazı evrelerinde bu soruyu sorabilir kendine. Eğer Allaha inanmayan birine denk geldiyseniz bu durumu size koz bile kullanarak size aynı soruları sorup cevap bile vermenizi isteyebilir. Çünkü yeterince dşünülmeyen bu konu cevapsız kaldığında büyük bir anlamsızlığa ve çelişkiye sürükleyebilir sizi. Fakat olayın derinini düşünmeye başladığımızda herşey bir su kadar berrak bir şekilde anlaşılmaktadır.

“Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki hakkınızda o bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216).

Allah Hiç Bir Yaptığını Amaçsız Yapmaz

 Allaha kalben inanıp ona itaat eden herkes onun yaptıklarının belli bir nedeni ve bu nedene bağlı hayırlı bir sonucu olduğunu bilir. Sonu hayırsız olsa bile o hayırsızlık durumundan çok daha hayırlı bir durumu vesile edeceğine inanır. Bu düşünceyi tamamen kabul ettikten sonra Allah'ın hiç bir işini yargılayamayız. Çünkü o, bizim için en hayırlısını bilir ve onu ister.

 Bir insanın engelli olarak doğması, fakir olması gibi nedenler sadece bu dünyadaki toplumsal normlara göre bizim başımıza gelen kötü şeylerdir. Biz bu dünyaya göre bunları yargıladığımızı ve ahirette bu farklılığın nasıl bir karşılık bulacağını hep unutmaktayız. Her durum insan için bir fırsattır. Kutsal kitabımız Kuranı Kerim'de bu konuyla ilgili birçok ayet mevcuttur. Sıkıntı yaşayan ve sabreden her zaman ahirette karşılığını görür. Eğer bunu bilir ve bu düşünceyle hareket edersek emnim sizde durumu anlayacaksınızdır.

İnsan, Bu Dünyadaki Hiç Birşey Üzerinde Hak İdda Edemez

 Sahip olduğumuz vücut, organlar, mal, mülk, aile, sevgili, eş, çocuk... Bunların hiçbiri bize bir karşılık sonucu gelmedi. Çırılçıplak ve bakıma muhtaç olarak geldiğimiz bu dünyada bize karşılıksız olarak verilmiş olan bu nimetlerde hak idda etmemiz mümkün değil. Fakat ben ve milyonlarca insan dahil bu durumu herzaman hatırlayamayıp sahip olduğumuz birşey bizden alınınca sanki biz onu yaratmışız gibi üzerinde hak idda eder ve isyana sürükleniriz. Eğer bu mantığın farkında olursak hiçbir zaman kaybettiklerimiz için üzülmeyiz ve sabır gösterdiğimiz için bu kaybedişin bizi çok daha mutlu edecek bir hayırlı işe, olaya vesile olacağını bilir ve o hayırlı olayı sabırla bekleriz. 

 Acılardan bile mutluluk çıkarmayı biliriz bazı zamanlar. Allah'ın bizi unutmadığını, ahiret için bizi hazırladığını ve vereceğimiz karşılığın nasıl olduğunu bilmek istediğini biliriz. Çünkü o kullarını yarattığı tüm herşeyden üstün tutumuş ve bizi bir amaç için yaratıp herşeyden sakınmıştır. Biz onu ne kadar seversek sevelim hiçbir zaman onun bize olan sevgisi kadar yoğun bir duyguya ulaşamayacağız.


“Yerde ve göklerde olan her şeyi bilir.” (Âl-i İmran, 3/29).

“Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. (Allah) Onun durduğu ve emanet bırakıldığı yeri bilir. Bunların hepsi apaçık bir kitaptadır.” (Hûd, 11/6).

“Allah, insana bilmediklerini öğretti.” (Alak, 96/5).

“Gaybın anahtarları O’nun katındadır; onları ancak O bilir. O, karada ve denizde olan her şeyi bilir.” (En’am, 6/59).

“Allah, onların geçmişlerini de, geleceklerini de bilir; onlar ise O’nu ilmen ihata edemez.” (Tâ-Hâ, 20/110).

“Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa, bir o kadarını da katsak, Rabbimin sözleri tükenmeden denizler tükenirdi.” (Kehf Suresi, 18/110).


 Modern ezgileri islami bir boyutta dinleyenlere sunan ve her kesimden insanların beğenisini kazanan dünyaca ünlü sanatçı Sami Yusuf'un yakım zamanda çıkacak olan "Salaam" adlı albümünden ramazana özel olarak  Ala Bi Dhikrika (Sen’i Anma) adlı parçası yayınlandı. parçanın orjinal Türkçe çevirisine ve videosuna aşağıdan ulaşabilirsiniz..

  


Ala Bi Dhikrika Türkçe Çeviri:


Şüphesiz, Seni anınca kalbim huzuru bulur…
Hangi kalp nefes alabilir Sen’i anmadan?
Tüm kainatın Yaradanı Sen’sin.
Burada olanların ve buradan ayrılanların Yaradanı Sen’sin.


Bedenleri ve ruhlarıyla aşka secde edenlerin nuru üstüne Nur Sen’sin.
Bütün alemde İlk Sen’sin, tüm evvellerden daha evvel…
Kaf ve Nun (harfleri) ile her şeyi açığa kavuşturan Sen’sin…
Ve Nuru’n her zaman parlak iken,
 

Sonsuzluğa dek
Bütün ahirlerin ahirinde,
Yüce ve Cömert Olarak kalır…
Sen En merhametli olansın, Nimetleri bahşedensin,

Şevkatli, Cömertsin.
Huzurun Kaynağı , Her Şeyi Bilen, En Şerefli Olansın
Senden başka İlah yoktur.

 

Bağışlayansın, En güzel olan Sen’sin  
Her şeyi veren, Latif’sin.
Tövbeleri kabul eyleyen, Her şeyi  İşiten, Her şeyi Görensin
Senden başka ilah yoktur.


Benzersiz olan Sensin, Hakimsin
Hayat veren, Hayatı alan Sensin
Her zaman var olan ve gizli  olan Sen’sin.
Herşeyin Sahibi Sen’sin…

Senden başka ilah yoktur.

Senden başka ilah yoktur.

 Değerli İslam Ahengi takipçileri. Günlük yaşantımın yoğunluğundan dolayı şuanda okumakta olduğunuz ve benimde uğraşmaktan keyif aldığım siteme daha doğru şekilde belirtmek gerekirse internete çok zaman ayıramıyorum. Uzun bir zamandır paylaşımlarda bulunamıyordum. Açıkçası sitemi biraz ihmal ettim. Fakat buna rağmen sizlerin İslam Ahengi'ne olan ilgi ve ziyareti hiç bitmedi aksine gün geçtikçe artarak devam etti. Bende buna karşılık bundan sonra buraya daha fazla vakit ayıtmak için elimden geleni yapacağımı ssöylemek istiyorum. Bunların dışında sizlerle birlikte paylaşımların daha güzel olacağını biliyorum.

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *