Hz. Adem Cennet
"Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları ( cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik." (Bakara sûresi, âyet 36)

" Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır." (Bakara sûresi, âyet 37)

Bilindiği üzere, bu mevzu üzerinde, bir hayli yorumlar yapılmış, nedir, ne değildir diye, cennetin mekanı, nerede olduğu, nasıl bir şekilde bulunduğu, hali hazır cennet var mıdır? vb. binlerce insanın zihnini meşgul eden soru ve istifhamlar!.. 

Tabii ki, Hz. Âdem'in Rabbinden aldığı ilhamlar hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştır. Bu ilhamlar, onu ikaz ve irşat mahiyetinde tavsiyelerdir. İbn Mes'ûd'a göre namazlara başlarken okuduğumuz "Sübhaneke", Hz. Âdem tarafından o zaman söylenmiş bir tesbih ve duadır. 

Cennet hakkında doyurucu, tatmin edici bilgilere ulaşmak için konuyu, günümüzün çağdaş müfessirlerinden Prof. Dr. S. Ateş Bey'e bırakalım: 
" Cennetin, gözden saklı, girift ağaçlı bahçe anlamına geldiğini daha önce söylemiştik. Cennet, dünyadan sonra varılacak ebedî bahçenin de adıdır. Acaba Âdem'in yaratıldığı cennet, yeryüzü cenneti midir, yoksa ebedî cennet midir? Sorusu bilginler arasında ihtilâf konusudur.
Âdem'in yaratıldığı cennetin Filistin yahut Fâris ile Kirman arasında bir yer olduğu ileri sürülmüş, Âdem'in cennetten inişi de, buradan Hindistan'a nakledilişidir, denilmiştir. Âdem'in yeryüzünde yaratıldığı, âyetlerin kesin ifadesidir. Demek ki Âdem dünyadaki bahçelerden birinde yaratılmıştır.
" ihbitû" " İniniz" fi'linin kökü olan hübut " hübut" yüksek bir yerden aşağıya inmek, yokuştan aşağıya doğru gitmek anlamlarınadır. İsrail oğullarına: " İhbitû mısran" " kente giriniz" buyurulmuştur. Buna göre Âdem'in yaratıldığı cennetin, bir tepe üstünde bulunması, Âdem'in oradan düzlüğe inmesine hübut denmesi gayet uygundur.
Nitekim Kitâbı Mukaddes'te bu kıssa şöyle anlatılır: " Ve Rab Allah, yerin toprağından adamı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu. Ve Rab Allah şarka doğru Aden'de bir bahçe dikti ve yaptığı adamı ortaya koydu." ( Tekvin, 2/7-8)

"Sizi yerden yarattık, yine oraya döndürürüz ve sizi bir kez, daha oradan çıkarırız." (Âli İmran sûresi - 59). 

Bu iki âyet, Âdem'in, şu Yer'den yaratıldığını açıkça ifade etmektedir. Bu bakımdan Tevrat'ın yaratılış hakkında söyledikleriyle Kur'ân'ın söyledikleri arasında bir aykırılık yoktur.
Allah Âdem'i Yeryüzünde yaratmıştır ki onu ve soyunu Yeryüzünün halîfeleri ( birbirlerinden üreyen insanlar, hükümdarlar) yapsın. Bu yaratılmanın asıl amacı, halifeliktir.

Âyetlerde Âdem'in, yeryüzünde yaratıldıktan sonra göğe çıkarıldığından söz edilmemiştir. Eğer gerçekten Âdem, burada yaratıldıktan sonra gökteki cennete çıkarılmış olsaydı, bu husus mutlaka zikredilirdi. Va'dedilen cennet, kötülüklerden korunan mü'minlerin gireceği cennettir. Mel'ûn şeytân oraya giremez.

"Onların önünde altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canların çektiği, gözlerin hoşlandığı her şey var. Ve siz orada sürekli kalacaksınız." (Zuhruf Sûresi: 71) âyetinin bildirdiği üzere orada gönlün çektiği hiç bir nimet yasaklanmamıştır. O cennetin nimetleri kesintisiz ve orada hayât, ebedîdiri.." ( K. Kerim Tefsiri, C 1, sayfa 131-132)

Müslüman toplumun , zihinlerindeki düşünceler, ordan burdan devşirme bilgiler tamamen hurafi, İsrailiyat içerikli bilgilerdir. Çünkü, bilhassa bizim toplumumuzun ellerinde dolaşan kitaplar, Kur'ân eksenli kitaplar olmayıp, genelde, Karadavut, Seadeti Ebediyye, İrşad, Dürretil Vaizin, İhya, Envarul Aşıkin vb. kitaplardır.

Tabii ki, söz konusu bu kitaplarda Kur'an dışı bilgilerle şişirilmiş, doldurulmuş, saçma-sapan ehl-i kitap kültürünü metheden, öven, benimseyen akıl dışı, Kur'an dışı, sahih hadis dışı derlenmiş, toparlanmış eserlerdir.

Zaten, bunların dünyasında, yani bu eser sahiplerinin beyin ve belleklerinde S. Ateş, M. Okuyan, M. İslamoğlu, A. Bayındır, S. Merdin vb. İslam aydınlarına yer bulunmamaktadır. Bunların iddiaları, "İsa ölmedi", "şu anda Rabbin sağ tarafında yaşamakta", "ahir zamanda yeniden dünyaya gelecek ve insanlığı müslümanlaştıracaktır" bilgileri eksenlidir. Konuyu uzatmadan, adı geçen tefsirden tamamlayalım:

" Eğer Âdem'in bulunduğu cennet, huld ( ebedî) cennet olsaydı, orada zaten ebediyyet içinde bulunduğundan, Âdem'in ebediyyet aramasına lüzum yoktu. Halbuki Âdem, ebediyyete ermek için yasak ağacın meyvasından yemiştir.

Eğer bu cennet ebedî cennet olsaydı, ondan çıkılmaz ve şeytan oraya giremezdi, orada günah işlenmezdi. Çünkü Kur'ân'da cennet, doğru hareket edenlerin, ne saçmalamaya, ne de günaha sokmayan bir kadehten iştahla içecekleri yer olarak nitelendirilmektedir.

Demek ki ebedî cennette günah işlenmez. Halbuki Âdem'in bulunduğu bir âyet ise Âdem'in bulunduğu ilk cennet: " Sen orada acıkmayacaksın ve sen orada susamaycaksın." (Tâhâ sûresi, âyet 118-119). şeklinde, acıkma ve susamanın olmadığı bir yer olarak tasvir edilmektedir. Muhammed İkbal, bu âyetler den şu sonuca varmaktadır:

" Kur'ân'ın Âdem hikayesindeki cennet, insanın pratik olarak çevresiyle münasebet kuramadığı, dolayısıyla ferdî ihtiyaçları hissetmediği bir durumu gösterir. İnsanın bu ihtiyaçları hissetmesi, insan kültürünün başlangıç noktasını işaretler. Demek ki Âdem'in cennetten inmesi hikâyesinin, insanın bu gezegende ilk kez görünmesiyle bir ilgisi yoktur. Bunun gayesi, insanın içgüdüye bağlı istekten, itaat ve isyana kabiliyetli, bilinçli isteğe, irade hürriyetine, yani insan benliğine kavuşmasını anlatmaktır." (a. g. tefsir, S. Ateş, C 1, s 132)

Tüm bunlardan, bu anlatımlardan anlıyoruz ki, İslam'ın dünyasını Kur'ânî doğrultuda şekillendirmek, İsrailiyat, muharref Tevrat ve İncil kitaplarından ayıklamak lazımdır. Çünkü, Tevrat ve İnciller, kendi milletlerine bu gün hizmet edememekte, irşad, tebliğ ve vahdaniyyet fikrine yönlendirememekte, beşeri tanrılaştırma fikirleri ile mabedleri boşaltmş durumdadır.

Bilhassa, Müslümanlar arasında ellerde dolaşan tarih kitaplarına çok çok dikkat etmeliyiz.. Hangisi gerçek bilgilerle donanmış, hangileri Tevrat kitabından alınma bilgilerdir, bunu her Müslümanın hakkıyla bilmesi lazımdır.

Yukarı satırlarda da izah edildiği gibi, Âdem (as) yeryüzünde insan olarak yaratılıyor, etten, kemikten, nefisten müteşekkil bir halde iken, cennete konuluyor. cennet, dünya hayatından farklı, dünyadaki gibi, yemenin, içmenin, tüm beşeri ihtiyaçların bulunmadığı bir mahal olduğu halde, orada şeytanın kandırmasıyla, yasak meyvadan yemesi nedeniyle , yeniden yeryüzüne kovulması, sürgün edilmesi, birbiriyle çelişkili, tenakuz dolu bilgilerdir.

Ümid ederiz ki, yeni neslimiz, gelecek kuşaklar, bu günkü atalarcı, gelenekçi düşünce ve abartmaları hayatlarında tatbik etmezler, onları sorgulayarak, gözden geçirerek yaşamlarında uygulamış olurlar..
Rabbimiz!.. Neslimize, gençliğimize Kur'ânî bilinç nasip eylesin!.. Selam ve dua ile..
Şerafettin Özdemir

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *