Allah bana yeter
"Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kur'an'ı devre dışı tuttular." (Furkan sûresi, âyet 30)

Bu ayeti kerimeyi her ne zaman ki, okusam, üzerinde durarak düşünsem çok çok rahatsız olmakta ve kalbi olarak azap çekmekteyim!..

Zaten, bu tedirginlik duyma, vicdanen eza, cefa duyma bana has bir tutum değildir. Hangi İslam fikir adamını okusam, hangi Kur'an insanına rast gelsem onlarında bu mevzuda rahatsız olduklarını, için için yandıklarını, hayıflandıklarını okumaktayım: Onun içindir ki;

Merhum İkbal şöyle diyordu:

" Eğer biz İslam'ın bir üstün değerler sistemi olduğunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara her şeyden önce bizim İslam'ı temsil etmediğimizi söylemek borcundayız."

Hakikaten, bu muhteşem sözden dolayı merhum İkbal'i rahmetle, dua ile anmamak mümkün müdür?.. Ömrünü İslam davasına, Kur'an Müslümanlığına adamış İkbal, Müslümanların dökülmüşlükleri, geleneğe teslim oluşları karşısında sürekli sitem etmiş, vefatına kadar da hiç dur durak bilmeden bu uğurda çalışma yapmıştır.

Mes'ele; İkbal'le bitmemiş, bir diğer İslam büyüğü olan M. Abduh da aynı serzenişlerini dile getirmiş, hiç bir kimseden ürkmeden, korkmadan, günün şartlarını, klasik düşüncelilerin her türlü baskısını, cebirlerini nazara itibare almadan konuşabilmiştir:

İslam denince akla problemler, çıkmazlar ve çelişmeler geliyorsa, bunun sebebi İslam değil Müslümanlardır. Müslümanların bu asırda Kur'an'dan başka imamları yoktur. Ezher'de okutulan ve benzeri kitaplar var olduğu müddetçe, bu ümmet ayağa kalkamaz. Ümmeti kaldıracak ruh, ilk dönemde hâkim olan Kur'an ruhudur. Kur'an dışında her şey , Kur'an'ı bilmek ve yaşamak arasına konmuş engellerdir.

Alem-i İslam'ın üzerine bir kâbus gibi çökmüş karanlıklar, hurafeler, bidatler ve her türlü uyduruk meseleler dururken, Kuran Müslümanlığından bahsetmek, yaşanıyor demek mümkün müdür?

Karanlık ruhlar, efsunlaşmış beyinler; kendi indi görüşlerini, düşüncelerini yaşatmak için sözle kalmamakta, meseleyi fiiliyata dökerek, sokaklara çıkmaktalar, icbar, zorbalık, vurma, kırma, insan öldürme işlerine başlamış bulunmaktadırlar.

Kendi sahte, uyduruk, Kuran dışı düşüncelerinin hakim olması için, devlet içerisinde darbeye teşebbüs etmekteler, yüzlerce insanın ölümüne sebep oldukları gibi, binlerce kişinin de yaralanmasına, sakat kalmasına sebep oldular. Tüm bunlar niçin olmaktadır? Sadece, kendi egoları, kaprisleri, enaniyyetleri ve ceplerini dünya malı ile doldurma hareketleridir.

İslami aydınlanma ekolunun yine büyüklerinden biri olan M. Akif bakınız ne demektedir:

"Eğere İslam'dan maksat Kur'an'sa, ortada İslam diye bir şey olmadığını söylemek durumundayız. Çünkü Kur'an bugün göklere çekilmiş ve yeryüzündeki İslam'ın onunla ilgisi kalmamıştır."

 Şu alıntımızı birlikte okuyalım:

"Geniş halk kitlelerinden birçok İslam düşünürüne kadar pek çok kişi, bugün İslam adına sergilenenlerin düzeltilmesi gerektiğini düşünüp gerçek İslam'ın bunlar olmadığının anlatılmasını istemektedir.
Bu hareket popülist bir hareket de değildir. Yani bu hareket, sadece geniş kitleler Müslüman olsun, insanlar İslam'ı sevsin diye ortaya çıkmamıştır.

Bu hareket, bugün sergilenen manzaranın Allah'ın diniyle, Allah'ın dininin tek kaynağı Kur'an'la çelişmesi yüzünden oluşmuştur. Amaç, insanların beğeneceği dinin değil, Allah'ın istediği dinin oluşturulmasıdır.
Sonuçta Kur'an'ın anlattığı din, insanların daha rahat yaşayabileceği, daha rahat uygulayabileceği, daha çok sevgi ve tolerans dolu bir yapıdadır.
Bu yüzden de katı detaycı kurallardan sıkılan, ayrıca akla ve vicdana uygun bir dine özlem duyan bir çok insanca kolayca benimsenebilmektedir.

Fakat ana gaye insanların beğenisi değildir; insanların beğenisi, ana gaye gerçekleşirken ortaya çıkan sonuçlardan birisidir. Amacı insanların beğenisi olan bir hareket, dini Allah'ın istediği; şahsi, kültürel görüşler ve siyasal amaçlar çerçevesinde şekillendirir. Allah'a ait olmayıp sübjektif olan, yani insani olan hiçbir şey din olamaz." (Uydurulan Din ve Kur'an'daki Din, sayfa 46 )

Netice olarak;

Alemi İslam'ın, dünya Müslümanlarının değişmesi, zihinlerde yep yeni bir inkılap yapması lazımdır.. Şu ana kadar, 21. asra kadar yaşamış olduğumuz, içerisinde boca olduğumuz tüm geleneksel uydurmalar, hurafeler bitirilmelidir!..

Diğer taraftan, tarikatçılık, mehdicilik, mesihcilik, efendi hazretlerciliği, gavslık, kutupluk,, ermişlik, üstadlık, ağabeycilik vb. her türlü uyduruk oluşumlar, yapılanmalar sorgulanmalıdır.

Sigaya çekilmezse ne olur? Olacağını milletçe yaşamış olduk. Kan döküldü, insanımızı yaraladılar. Nice nice haneler söndü, ocaklar tütmez oldu. Niçin ve ne uğruna oldu tüm bunlar?

Peygamber vekilliği, Allah'ı görme hastalığı ve benzeri safsata ve halkı kandırma eylemleridir. Tüm bu sapkınlıklara, sapıklıklara "dur" diyebilmek için, Müslümanları bilinçlendirmek, Kur'anî emirlerle eğitmek, irşad etmek gerekir..

Rabbimiz!.. Tüm dünya Müslümanlarına yardımını esirgemesin!.. Selam ve dua ile..

" Eğer biz İslam'ın bir üstün değerler sistemi olduğunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara her şeyden önce bizim İslam'ı temsil etmediğimizi söylemek borcundayız."

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *