rüşvet,şehvet,şöhret hastalığı
"De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu sevmez." (Tevbe sûresi, âyet 24)

Bu ayeti kerimeyi günümüze taşıyabildiğimiz gibi, bir de Resulullah (sav) dönemine taşıyor ve şu izahta bulunuyoruz:

Malum olduğu üzere, Resûlullah (sav), Mekke'yi fethettikten sonra on iki bin kişilik bir ordu ile Tâif'teki Hevâzin ve Sakîf kabilelerinin üzerine yürüdü.

İslâm ordusunun çokluğunu gören bazı Müslümanlar, "Bu ordu artık yenilmez" şeklinde ileri-geri konuşarak kendilerini büyük, yenilmez, baş edilmez şeklinde görmüşlerdi.

Fakat Huneyn vadisinde kendilerinden çok daha az bir müşrik ordusu ile karşılaşınca bozguna uğradılar. Çünkü onlar çokluklarına güvenmişlerdi. İşte, bu ayeti kerime bu hususu izah etmektedir. Çokluk, çoklukla böbürlenmek, gurura kapılmak, üstünlüğü kendilerinde görmek ne kadar yanlış değil mi?.. Şu ayeti kerime de, mes'eleyi daha güzel açıklığa kavuşturmaktadır!...

"Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sap sarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir." (Hadîd sûresi, âyet 20)

Yüce Kur'an'ın bu ayeti kerimesi dünya hayatını, süsünü, malını, emlakini, maddesini ne güzel izah etmiştir değil mi? Dünya ve ahiret hayatının mukayesesinin yapıldığı bu âyette, özellikle, dünya hayatının aldatıcı tarafları izah edilmiş, onlardan kaçınılması, onlara tapınılmaması tavsiye edilmiştir.

Çünkü dünya ve dünyadakilerin boş yere yaratılmadıkları muhtelif ayetlerde açıklanmıştır. Dünya hayatı kötü değildir. Ne zaman kötüdür? Ölüm unutulduğu, ahiret geri plana atıldığı, dünya hayatında amelsizlik, eylemsizlik yaşandığı zaman kötü ve berbattır.

Diğer taraftan kötü olan onu Allah'a ve Peygamber'e itaate yöneltmemek; uhreviyyeti ve insanlığı unutup, Karun'a özenmek, Firavunlaşmak ve sadece dünyaya ve dünyanın fenalıklarına kapılmaktır.
"İslam'ın dünya hayatına bakışını hiç bir şey bu ayetlerin oluşturduğu kompozisyon kadar güzel anlatamaz. Ama bu ayetlerin verdiği mesajı bir cümle ile özetlemek gerekirse, geçmişte görüldüğü gibi günümüzde giderek artan " dünyevileşme" risk ve tehdidinden bahsettiğini söylemek mümkündür.
Diğer bir ifadeyle Kur'an bu ayetlerde Müslümanın Allah'ı ve ahireti unutarak veya bir tarafa bırakara, dünya hayatına ve lezzetlerine dalıp gitmemesini, dünya-ahiret dengesini kaybetmemesini, dünya hayatına olan mesafe bilincini yitirmemesini, ahiret karşısında dünya hayatını tercih etme hatasına düşmemesini istemektedir, yoksa ondan istediği, dünya hayatı karşısında kategorik olarak toptan bir tavır alması elbette değildir.
Hele dünya hayatına tamamen cephe almak anlamında bir ruhbanlık veya inziva anlayışını bu ayetlerden çıkarmak asla mümkün değildir.

Fakat bu ayetlerin bir husus vardır ki, küresel kapitalizmin, tüketim kültürünün ve çılgınlığının, " olmak" tan ziyade " sahip olma"nın ve " hedonizm ( zevkçilik)"in giderek yaygınlaştığı günümüz İslam dünyasının geleceği bakımından hayati bir önemi haiz olduğunda kuşku yoktur.

Sözünü ettiğimiz bu husus, İslam'ın değerlerini, Kur'an'ın yukarıdaki ayetlerde ifadesini bulan öğretisini unutarak, yok sayarak, görmezlikten gelerek; dünya hayatı, makam-mevki, para-pul, servet, güç, iktidar, şöhret peşinde koşmak, " masa-kasa-nisan" tutkusuyla " şehvet-şöhret-rüşvet" Şeytan üçgenine sıkışmak;
Dünya hayatına " tutulmak", onun esiri ve kölesi olmak, sonuçta da Allah'ı, ahireti ve hesabı unutmak şeklinde özetlenebilr ki, günümüzde İslam dünyasını ve Müslümanları bekleyen en büyük risk, tehdit ve tehlikenin bu olduğunu asla unutmamak, bu meseleyi sürekli gündemde tutmak;
Bu konuda Müslümanlara Kur'an'ın yukarıdaki ayetlerini daima hatırlatmak ve bu suretle dünya hayatına karşı bir denge ve mesafe bilinci oluşturmaya çalışmak, günümüzde Müslümanlara düşen en önemli görevlerin başında yer almalıdır.

Aksi takdirde gelecekte dünyevileşmiş, sekülerleşmiş, içeriksizleşmiş bir İslam ortaya çıkacaktır ki, bunun Allah ve Resulünün İslam'ı olamayacağını, olsa olsa Batılı sömürgecilerin istediği türden sulandırılmış, ılımlı ve uysallaştırılmış bir " kapitalist Müslümanlık"la sonuçlanacağını kestirmek pek de zor olmasa gerektir." ( Ahir Zaman İlmihali, M. H. Kırbaşoğlu, sayfa 296-297)
Netice olarak;

Nice nice densiz insanlar görmekteyiz, şahit olmaktayız ki, düğünlerde, nişan törenlerinde havaya kurşun atma sonucunda, yine masumların canları yanmakta, hanelere figan düşmekte ve kurşun atan dengesizlerde durduk yere ceza evine girmektedir.


Yüce İslamın İstismar Edilmesi

Doğu bölgemizde, Güney de bazı düğün merasimlerine şahit oluyor, seyrediyoruz ki, utanmamak, haya duymamak mümkün değildir!.. Aç bi ilaç, ayakkabısız, ekmeksiz, aşsız, mağdur, mazlum insanlar bulunurken, bir kısım akılsız, beyinsiz insanların tüfeklerle, rast gele silah sıkmaları şuursuzluk, densizlik değil de nedir acaba?

Dünyevileşmek, dünya saltanatına tapınmak, korkunç bir haldir!.. Meyhanelerde, gazinolarda, pavyon bataklıklarında, tüketilen içkiler, kırılan tabaklar (şimdilerde azaldı) yakılan elbiseler, insanları tiksindirmekte ve lanet ettirmektedir. Ümit ederiz ki, şehvet, rüşvet, adam kayırma hastalıkları tamamen yok olur. Selam ve dua ile.

Yorum Gönder

  1. Çok doğru bir yaklaşım bende kendi yazımda bu olaya biraz yüzeysel yaklaşarak şu şekilde yazmıştım http://zubeydeli.com/inansakta-mi-saklasak/

    YanıtlaSil

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *