Allah insanı saygıdeğer ve aziz olarak yaratmıştır. Kendisine cüz’î irade (insanın kendi istediğince kullanabileceği karar alma yetkisi) vermiş ve onu hür yaratmıştır. İnsanı hür yarattığı, seçme ve istediğini yapma hürriyeti verdiği için yaptıklarından kendisini sorumlu tutmuştur. Hayır yaparsa mükâfatı, günah işlerse bu durumda da cezayı hak eder.

   İnsan ayrıca yeryüzünde halife olarak yaratılmış, mahlûkat emrine verilmiş ve kendisine varlıklar üzerinde tasarruf yetkisi verilmiştir. Bu yetkisini iyi kullanırsa hem dünyada hem ahirette daha iyi yaşamaya lâyık olur. Kötü kullanırsa mahlûkatın sahibi ve maliki olan Allah onların hakkını alır ve kişiyi cezalandırır. Sonuçta insan sorumsuz değildir; Allah’a karşı hesap verme durumundadır.

Hayat hakkı

   Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’de “Bir insanın hayatı bütün insanların hayatına denktir” (Maide, 5:32) “Birisinin günahı ile bir başkası sorumlu olmaz” (En’am, 6:164) buyurarak insan hayatının ve şahsiyetinin değerini ortaya koymuştur. Bir insan, rızası olmadan bütün insanlık için feda edilemez. Bir gemide bir masum ve on cani varsa, masumun hayatını kurtarmadan o gemi hiçbir şekilde batırılmaz. Hakikiye adalet anlayışı buna müsaade etmez.

Zayıfları ve malulleri koruma hakkı:

   Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’de “Harbe katılmamakta köre, topala, hastaya sorumluluk yoktur” (Fetih, 48:17) buyurur. Peygamberimiz (asm) de hadislerinde “Kadınlar, çocuklar ve tecavüz etmeyen din adamlarının haklarının dokunulmaz olduğunu” ilân etmiştir.

İnsanların şahsiyetlerinin ve kadınların namuslarının korunması: 

   Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’de “Alay etmeyi, dedikoduyu, zanla hüküm vermeyi ve iftirayı yasaklamıştır.” (Hucurat, 49:11-12)
Mü’minler kardeş, diğer insanlar ise insanlıkta eşittirler: Yüce Allah “Mü’minler Kardeştir” (Hucurat, 49:10) buyururken “İnsanların da bir anne-babadan yaratıldığını” (Hucurat, 49:13) ifade eder. Böylece kimsenin kimseden üstün olmadığını söyler.

Masiyetten çekinme hakkı: 

   Peygamberimiz (asm) “Allah’a isyanı emreden kula itaat yoktur” buyurarak körü körüne itaatin olmayacağını belirtmiştir. Yüce Allah “Hevasına uyan ve kendi zikrimizden kalbini gafil kıldığımız, işleri aşırılık olan kimseye itaat etme!” (Kehf, 18:28) ferman eder. Bu ayet herhangi bir zalimin Müslümanlara imam olamayacağını, Müslümanların da zalime itaat etmedikleri zaman sorumlu olmayacaklarını belirtir. “Zulme kalben meyletmek de büyük bir vebaldir.” (Hud, 11:113) Bu isyan etmek mânâsında anlaşılamaz. Zira isyan, toplumun düzenini bozan ayrı bir zulümdür. Sadece itaat edilmez ve pasif direniş yapılır, ama tecavüz edilmez.

İstişare etme ve istişareye katılma hakkı: 

   Buna “Seçme ve seçilme hakkı” da denebilir. Yüce Allah “Mü’minlerin işleri aralarında şura iledir.” (Şura, 42:38) ferman eder. Peygamberimize (asm) “Onlarla istişare et!” (Al-i İmran, 3:159) ferman eder.
Mülkiyet hakkı: Yüce Allah “Birbirinizin mallarını aranızda batıl yollarla yemeyin!” (Bakara, 2:188; Nisa, 4:29) buyurmaktadır.

Hürriyet hakkı: 

   Hz. Ömer (ra) “İslâmda hiçbir kimse haksız yere, suçu sabit olmadıkça tutuklanamaz ve hürriyet hakkı elinden alınamaz. Allah’ın hür olarak yarattığı hiçbir insan köle yapılamaz” demiştir. Hz. Ali (ra) da “Hiç kimse eyleme geçmediği sürece fikirlerinden dolayı tutuklanamaz” demişlerdir.
Özel hayatın korunması hakkı: Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’de “Kendi evlerinizden başka evlere izin almadan ve selâm vermeden girmeyiniz.” (Nur, 24:27) ferman eder. Ayrıca “Tecessüs etmeyin [gizlilikleri/mahremiyeti araştırmayın] ” (Hucurat, 49:12) emreder.

Zulme karşı direnme hakkı: 

   Yüce Allah Kur’ân’da “Allah sizin çirkin sözler söylemenizi ve sesinizi yükseltmenizi sevmez. Ancak zulme uğrayanlar müstesna” (Nisa, 4:148) buyurarak zulme uğrayanın ve canı yananın ve hakkı yenenin bağırma ve sesini yükseltme hakkı olduğunu ifade etmiştir.

İyilik yapanın yardım alma hakkı: 

   Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’de “İyilik ve takvada yardımlaşın. Kötülük ve masiyette birbirinize yardımcı olmayın” (Maide, 5:2) ferman eder.

Din ve vicdan hürriyeti ve hakkı: 

Yüce Allah insanları hür bıraktığı için dine ve inanmaya zorlamaz. Akla kapı açar, ihtiyarı elden almaz. İnsanların hür iradeleri ile hakkı ve imanı benimsemelerini ve kabul etmelerini ister. Bu sebeple “Dinde zorlama yoktur” (Bakara, 2:256) buyurur.
Label:

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *