ehlibeyt görsel
    "Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor." (Ahzâb sûresi, Ayet 33)

    Ayeti kerime de zikredilen ve hitap edilen Ehl-i Beyt, iki cihanın efendisi Resulullah (sav)'in ev halkıdır. Ehl-i Beyt hususunda en uygun görüş şudur: Allah Resulü'nün evlatları, eşleri, torunları olan Hasan ve Hüseyin ve damadı Hz. Ali, Ehl-i Beyt'i teşkil ederler. Bu noktadan hareketle, 10 Muharrem 1436, yani, Hz. Hüseyin ve evlatlarının şehid ediliş tarihlerine kadar bu yazılarım devam edecektir. 

    Çünkü, 10 Muharrem günü, yani Hz. Hüseyin ve ahfadının katledilmeleri, halen terü taze oluşunu korumakta, yürekleri dilhun etmekte , bağırlarımızı, gönüllerimizi parçalamaktadır. O mübarek, mualla insanların elleri, ayakları ve tenleri doyumsuzca öpülmesi gerekirken, maalesef, zalim eller, o fidanları daha meyve vermeden, daha doğrusu çiçek bile açmadan, onları acımasızca tepelemişler, atlarının ayakları altında toz duman etmişler, büyük önder Hz. Hüseyin (ra)'ın mübarek başını keserek köy köy, belde belde ibret olsun (!) diye gezdirmişlerdir.

    "Ashab: " Ya Rasûlallah, sana nasıl salat okuyalım?" diiye sordular. Rasulullah buyurdular ki: " Ey Allah'ım! İbrahim'e salat ettiğin gibi Muhammed'e, zevcelerine ve zürriyetine de salat kıl. ( Rahmet eyle.) İbrahim'i mübarek kıldığın gibi Muhammed'i, zevcelerini ve zürriyetini de mübarek kıl muhakkak sen övülen ve yüceltilensin."

    Bazan düşünmeden edemiyorum!. Bu nasıl mantık, akıl, düşünce, iman, vicdan ve dini anlayış ki, tarihe yön verecek, İslam'ın bir bakıma kaderi olacak, bütün hal ve ahvalleri Allah'ın rızasından başka bir şey olmayan, bu yiğitlere işkence, kötülük ve zulüm edilebilir?

    Hem, yukarıda zikredilen hadiste de beyan edildiği gibi, günlük ibadet hayatımızda, sürekli onlara salat ve selam gönderdiğimiz halde, böyle bir vahşetin işlenmesi, İslam tarihinin mutlu gidişatına "dur" denilmesi, gerçekten insafsızlık değil, insanlığı, insan olmayı kaybetmek demektir.

    Halbu ki, Ehl-i Beyt'in anlamı, Ev halkı demektir. Terim anlamı ise; Peygamber efendimiz'in ev halkıdır: Ev halkının kimler  olduğu alimler ve bilginler arasında görüş ayrılığı vardır. 

    Meşhur müfessir ibn-u  Atiyye " rics"in manasını izah ederken şöyle demektedir: Rics, günah, azab, necis ve murdar şeylerdir. Allahu Teala bunların tamamını Ehl-i Beyt'ten gidermiştir. Şu alıntımız da bu Ehl-i Beyt meselesini daha geniş şekilde vuzuha kavuşturmaktadır:
    "Hz. Peygamber'in ev halkı anlamında Ehlibeyt deyiminin de biri geniş, biri dar olmak üzere iki çerçevesi vardır. Geniş anlamda Ehlibeyt Hz. Peygamber'in bütün ev halkını, hatta ev halkına yakın ilişkileri de içerir. Nitekim bir İranlı olan Selman-ı Fârisî için Hz, Peygamber. " O bizim Ehlibeytimizdendir." buyuruyor. İslam geleneği geniş anlamda Ehlibeyt'ten Hz. Peygamber'in hanımlarıyla Hz. Ali , Hz. Fatıma ailesini anlamaktadır.
    Bu anlamda Ehlibeyt deyiminin geçtiği ayet Ahzab suresinin 33. ayeti olup şu mealdedir: " ... Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister ey Ehlibeyt!"
    Dar anlamda Ehlibeyt ise, İslam bilginlerinin ortak kabullerine göre şu dört kişiden oluşur: Hz. Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin. Hadis kaynaklarının Peygamberimizin hanımlarından Ümmü Seleme'ye ve sahabi Üsame b. Zeyd'e dayandırdıkları beyanlara göre Hz. Peygamber bu dört kişiyi elbisesiyle sararak: " Benim ehlibeytim bunlardır" demiş ve onlara dua etmiştir. Bu dört kişiye elbise altına alınan yakınlar anlamında Âli Âba ve Ehlü'l-Kisâ da denir." (İsl. Diniyle ilgili özet bililer, Y. N. Öztürk)
    Netice ve sonuç olarak;

    Hz. Hatice'de başlayan, hak dava uğruna maldan geçme, her şeyi sarfedip açma kalma duygusu ve idealizmi, aynen kızı Hasan ve Hüseyn'in anneleri Hz. Fatıma'da da inkıta uğramadan devam etmiştir. Resulullah (sav)'in, Hira'dan korkuyla, heyecanla, telaşla inerek " Dessuruni, Dessuruni" " Beni örtünüz, beni örtünüz"  dediği bir anda, karşısına çıkan kahraman hanım efendi Hz. Hatice validemiz olmuştu. " Korkma!.. Sen, Rabbinin Nebisi olacaksın" teselli ve teminatı ona güç ve kuvvet vermişti.

    Hz. Fatıma'da öyledir!.. Hayatı boyunca dünya malına, servetine, madde sevgisine, altınına, gümüşüne tenezzül etmemiş, sürekli babası Resul'ün gözlerinin içine bakarak, ondan bir saniye bile, bir an bile ayrılmamayı gaye haline getirmiştir.

    Hz. Fatıma, babası Resulullah (sav)'in 63 yaşında dünyadan ayrılmasına dayanamamış, erken zamanda kendisinin de onundan ardından Hakk'a yürümek için duası eksik olmamıştır. Ama, ne bilirdi ki, çok sevgili oğlu Hz. Hüseyin (ra)'ın Kerbela'da başına ne gelecek, ne gelmeyecek, nasıl bir felaketle karşılaşacaktı? Resulullah (sav)'in, üzüntüyle haber vermiş olduğu vakıayı sanki yaşar gibi dünyadan ahirete göç eylemiştir.

     10 Muharreme kadar,  söz konusu yazımın devamı gelecektir!.. Rabbim!.. Bizleri, şehitlerimize komşu eylesin!..Selam ve dua ile..

    Şerafettin Özdemir

Ehl-i Beyt'in anlamı, Ev halkı demektir. Terim anlamı ise; Peygamber efendimiz'in ev halkıdır: Ev halkının kimler olduğu alimler ve bilginler arasında görüş ayrılığı vardır.

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *