imam cemaat
  "İmam, mihraba geçer cemaatin önünde,
   Gönlü didara bağlı, göğsü kıble yönünde,
   Gönüller birleşmişler, Hay diye atıyorlar,
   Havf ve reca ile de, Rahmet bekler sonunda."
   ( E. S. Osmanoğlu )

  Malum olduğu üzere, Resulullah'a özenmeyen bir din görevlisinin, imamlıktan haz, tat, ve lezzet alması düşünülemez. Çünkü, maneviyatı yüksek imam ve din görevlisinin sesi, çok çok derinlerden gelir. Bilhassa, imamı güzele meyillendiren, yönlendiren, cemaatin güzelidir.

    Görevin ehli ve layıkı olmayanın, yüksekte olan mihraba yürümesi, çıkması, arzı endam göstermesi tehlikelidir. Onun içindir ki, nefsinin zebunu olmuş din görevlisinin mihraba çıkması yanlış ve neticesi perişanlıktır.

    İmam:

    "Peygambere (sav) vekaleten O'nun mihrab'ına geçen ve İslam cemaatine önderlik eden adamdır. Mihrab: Yeryüzünün gelmiş geçmiş en yüce insanı, iki cihan güneşi, Allah'ın Resulü Hz. Muhammmed (sav) Efendimizin makamı olup, bu dünyanın en yüksek makamıdır.
    Bu makam, Allah'ın emri ile Cebrail'in ( aleyhisselam) Peygamberimize tarif ettiği kulluğun bizatihi önderliğinin edildiği makamdır. bu makam evvela Kabe'ye inzal olunan; Kabe'den mescidlerin ' Mihrab' larındaki imamlara; imamlardan cemaate; cemaatten evlere vasıl olan Allah'ın Rahmetinin tecelli ettiği makamdır.. İmam ise Peygamber'e ait olan bu makama vekâlet ettiği için hürmete layık bir adamdır. 
    İmam: Peygamber efendimiz ( sav ) gibi düşünen; onun gibi gören; anlayan; incelen; sorumluluk duyan veya en azından öyle olmak için çaba sarf eden," (Hayata Yön Veren Düşünceler, E.S. Osmanoğlu, sayfa 129-130)
    Yani, şunu demek istiyorum: İmamlık veya din görevlisi olmak zor ve müşkül bir hizmettir. Öyle, " kıldır kaç" vb. düşünce ve eylemler, her zaman bu hizmetin ilerlemesine, mesafe kat etmesine engel olmuş çirkin bir davranıştır. Nasıl ki, bir muddei umumi 24 saat görevii başındaysa, din görevliside  aynı şekilde hayatın bütününde görev başında olmalıdır ve olmak zorundadır.  Hal böyle olunca, din görevlisinin hizmetlerini ana başlıklar halinde şöyle değerlendirebiliriz!..

    Camii içi hizmetler:

  •     Din görevlisinin rutin hizmetlerini yerine getirmesi,
  •     Vakitlerden bir veya en az yarım saat önce camiyi cemaate açması,
  •     Her perşembe akşamı, Türkçe meali ile birlikte Yasin okuması,
  •     Pazar günleri öğleden yarım saat önce cemaate tefsir dersi yapması, 
  •     Caminin müştemilatının temizliği,  iç ve dış genel görüntüye dikkat edilmesi,
  •     Uygun saatlerde cemaate ilmihal bilgileri verilmesi ve Meali ile birlikte Kur'an okumaya heveslendirmek,
  •     Gençlerin, çocukların ve hanım cemaatlerin yetiştirilmesi.


    Din görevlisinin şahsına müteallik işler:

  •     Din görevlisinin her şeyden çok oturmasına, kalkmasına, davranışlarına dikat etmesi,
  •     Pejmürde kıyafetlerle cemaat huzuruna çıkmaması,
  •     Ütülü, temiz elbieler giyerek cemaatla muhatap olması.
  •     Din görevlisinin her gün yeniden doğmuşçasına, kitap okuması. Sosyal alanlarda üstün olması.


    Din görevlisinin camii dışına yönelik hizmetleri:

  •     Bir din görevlisinin her şeyden önce peşindeki cemaatı, kültür yapısını, bilgi seviyesini yakinen bilmesi,
  •     Cemaat arasında bulunan, entelektüel, bürokrat kimseleri tanıması,
  •     Caminin etrafında kimlerin problemi vardır, kimler, evinde veya hastanede hasta yatmaktadır. Onları bizzat tanıyıp hemen anında ziyaret etmesi,
  •     Cemaatten ölen kimselerin taziyelerine gidilmesi,
  •     Cemaatten bakıma muhtaç dul, öksüz, yetim, şehid ve gazilerin tesbitinin yapılarak, onlarla kontakt halinde bulunulması,
  •     Camii çevresinde düğün, sünnet törenleri yapanlarla görüşüp ziyaret edilmesi...
  •     Hasılı; din görevlisi olmak zor zenaattir. Ülkemizde, görevli memurların işlerinden daha mühim bir görevle yüz yüzedir hoca efendi. Başkaları, rüşvetin, arsızlığın, hırsızlığın içerisinde boğulabilir ama, hoca efendinin tüm bu haksızlıkların tepesinde, yükseğinde olması, her hangi bir çirkefin tozuna, gubarına bile   bulaşmaması lazımdır.


    Netice olarak; 

    " Başına kefenini sarıp, günde beş defa Allah'ın huzuruna dikilen, " Ya Rab! Hazırım, teslim olmaya geldim" diyen insanlar, maddî ve manevî bütün arızalardan arınmış olmak durumundadırlar.    Başkalarının kafalarına giydiği başlıklar, belki rengi itibari ile, üzerine inek pislese dahi görülmeyebilir.    Fakat, imamların başına giydiği beyaz sarığın üzerine sinek pislese dahi görülecektir.    İmam kardeşlerim , duygu ve düşüncelerini, tavır ve hareketlerini bu nazik duruma göre ayarlamak zorundadırlar." ( a. g. e. sayfa 133 )
     "Mana zarafetini secde edenler bilir,
       Zarafetin feyzini, secde edenler alır,
       Şuurla yere yatıp, secde eden kullara, 
       İmam önderlik eder, Rahim Rahmeti verir." 

    Rabbim!.. Bu ulvi hizmeti üstlenmiş, azıcık maaşla hizmet veren hoca efendilere yardım eylesin!.. Onlara, mihrabi Resulullah (sav) gibi örnek insan olmayı lütfetsin!.. Selamlar olsun sizlere hocalarım!..

    Şerafettin Özdemir

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *