Çağımız Müslümanlarının Manevi Hastalıkları
Zamanın, algı ve imaj devri olduğu konusunda artık herkesimden insanların mutabık olduğunu görebiliriz. Öyle ya ekonomik krizin eşiğinden dönen ülkemizde ''bende çok para var!'' algısını yaratmak için borca girenlerin sayısı belkide milyonu aştı. Sızlanıp duranların cebindeki pahalı telefonların, imajlarını nedenli değiştirdiği konusunda bir şey konuşmaya gerek yok kanısındayım. Bu işin başını Müslüman kardeşlerimizin çekiyor olması da oldukça ilgi çekici bir konu. Bir tüketim çılgınlığıdır gidiyor vesselam, ama benim sözünü edeceğim konu bunlarla bağlantılı olarak; bu zamanda Müslüman kardeşlerim neyi kaybetti ve yakalandıkları manevi hastalıkların tanısı nedir onun üzerinden konuşmak.

Kaybedilen unsurun, kulluk bilinci olduğunu söylersem sanırım yanılmış olmam. Çünkü, bilinçli bir kul olmayı başarabilmiş olsaydı Müslüman kardeşlerimiz, zamanın getirdiği büyük veba olan sekülerizmin pençesine düşmemek için kendilerini korumayı başarabilirlerdi. Hastalığın tanısıda bu açıdan baktığımızda az çok belirmiş oldu. ''Seküler yaşam'' hummasına kapılan müslümanlar. Bu hastalığın getirdiği belli başlı ağır sonuçlar var ki bunlar müslümanların kodu ile oynamış durumda adeta;

1) Etkisinden Kurtulunamayan Cimrilik

Rabbimiz ayetinde ''Allah’a ve ahiret gününe inanarak Allah’ın kendilerine verdiği rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah, onları iyi bilendir." (Nisa 39) demesine rağmen müslüman kardeşlermizin etkisinde olduğu bu cimrilik vakası, ayetin gereğini yapmaktan imtina ettiriyor. Konu ile ilgi Rabbimizin diğer ayetlerinin hastalığımızın nedenli tehlikeli olduğunu gözler önüne serer nitelikte''.İman etmiş kullarıma söyle:
“Alış-verişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler.” (İbrahim 31) 
''İşte onlar; sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki defa verilir ve onlar kötülüğü iyilikle uzaklaştırıp kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler''. (Kasas 54) 
Rasullulah sav. efendimizin şu sözünü'de konunun pekişmesi açısından önemli görüyorum;Allah için vermekle mal eksilmez. Allah, affeden kulunun şerefini daha da artırır. Allah için tevazu göstereni, Allah daha da yükseltir.” (Müslim) hastalık belli tedavi belli.

2) Nefsin İsteklerine Göre Yaşam Sürme Hevesi 

Kendi görüşünü beğenme hastalığı, müslüman kardeşlerimizi çağımızda oldukça dar bir kalıba sokmuştur.Dünya isteklerinin artması,mala mal katma isteği ile birleşince, müslümanın DNA'sı bozulmuş oldu. Nefsi hevaların peşinden gitmek, misyonu kaybolmuş müslümanların peydah olmasına yol açtı. Halbuki Allah c.c yol gösterici olarak, metod olarak sadece Kuranı göstermişken böylesine eksen kaymasının önüne geçememek neden? Bu durumu da Rabbimiz bize daha evvel haber vermiş ve devamında sorunun ne gibi bir sonuca yol açacağını beyan etmiş;
''Eğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez.( Kasas - 50)
Zamanın, hastalıklarının neden tedavi olmadığını ayetin sonunda bize söylüyor Rabbimiz.

3) Sorumlulukdan Kaçma

İslam'ın Müslümanlara yüklediği misyonu benimseyemeyen kalplerin uyguladığı popüler bir hastalıktır.Namazdan,zekattan,oruçtan hacdan, infakdan,sadakadan,toplum bilincinden, İslam için birlik kurma hareketinden, mücadeleden, kaçar durur sürekli, bunun nedeni ise iman derecesnin zayıflığıdır dersek yanlışmış söylemiş olmayız sanırım.Çünkü Rabbimiz, konuya ilişkin;
''Bedeviler: «İman ettik.» dediler. De ki: «Siz henüz iman etmediniz, fakat henüz iman kalplerinizin içine girmemiş olduğu halde «İslama girdik» deyin. Eğer Allah'a ve peygamberine itaat ederseniz, size amellerinizden hiçbir şey eksiklemez; çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, merhamet edendir.» (Hucurat - 14) 
buyurarak, sorumluluk bilinci oluşmamış insanları, mümin insalardan ayırmaktadır.


Bu bakımdan çağımız Müslüman kardeşlerimizin ivedi bir şekilde, İslamın tedavi edici özelliğine teslim olmalarının zaruri olduğu bu çağda, bu direnişlerini kırıp, Allah c.c ve dinine intisap etmeleri oldukça mühim bir konudur. Öyle olsun ki, sonraki aşamalarda Rabbimizin bizden istediği Adilane bir düzen kurabilmek için, vahdet sancağını dikmek için birlikte, mutlu bir şekilde ve gayretle çalışalım.

Can Erdi

aybedilen unsurun, kulluk bilinci olduğunu söylersem sanırım yanılmış olmam. Çünkü, bilinçli bir kul olmayı başarabilmiş olsaydı Müslüman kardeşlerimiz, zamanın getirdiği büyük veba olan sekülerizmin pençesine düşmemek için kendilerini korumayı başarabilirlerdi. Hastalığın tanısıda bu açıdan baktığımızda az çok belirmiş oldu. ''Seküler yaşam'' hummasına kapılan müslümanlar.

Label:

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *