Dünya Huzurlu Değil
 
" Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki, nihayet kabirleri ziyaret ettiniz." ( Tekâsür sûresi, âyet 1-2 )
" Hayır! Yakında bileceksiniz! Elbette yakında bileceksiniz!" ( Tekâsür sûresi, âyet 3-4 )

    Kur'an'ı Kerim ilmi ile uğraşanlar, haşir-neşir olanlar iyi bilirler ki, Tekâsür, çokluk yarışı ve çoklukla övünmek demektir. Cahiliye Arapları, mal, evlat ve akrabalarının çokluğunu bir gurur ve şeref sebebi sayarlar, hatta bu hususta yaşayanlarla yetinmeyip kabilelerinin üstünlüğünü geçmişleriyle de isbat etmek için kabirlere gider, ölmüş akrabalarının çokluğuyla  övünürlerdi. Sûrede onların bu tutumu eleştirilmekte ve gerçek üstünlüğün ahirette ortaya çıkacağı belirtilmektedir.
 

    Mevzuma niçin böyle bir başlık atmış oldum?  5 Aralık 2013 günü, Vatan Gazetesini incelerken, dikkatimi ilginç bir başlık çekti. ' Dünya huzurlu değil' başlığı idi ! Bu sözüyle endişesini dile getiren kimdir biliyor musunuz? ABD. Başkan Yardımcısı Joe Biden'dir. Çünkü, ABD ile Çin arasında Çin'in yeni savunma sahasına ilişkin endişeler konusunda " oldukça direkt " görüşmelerde bulunduklarını söyledi.
    
   Çin lideri Şi Cinping ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada Biden, hava sahasının Asya'da " endişe " yarattığını ifade etti.

    Evet, ' Dünya huzurlu değil'

    Tabii ki, çoklukla övünmek, güce güvenmek, nice benim diyen milletleri ve devletleri tepe-taklak al aşağı etmiştir!.. Öylesi, kendine, güç ve kuvvetine güvenen şımarmış ülke yöneticileri vardı ki, onlar, dünyaya meydan okuyor, ben!.. Ben! nakaratları ile tarihin derinliklerine gömüldüler. Örnek isterseniz;

    Tarihte, Firavunlar, Nemrutlar, Napolyonlar, Hitler, Neronlar, Stalinler, Leninler, Mussolinler, " benim" " benden başka güçlü yoktur" diyorlardı. Ama, gelin görün ki, Nemrut, Hz. İbrahim (as) karşısında mahcub ve rezil olmuş, bir Sivrisineğin maskarası olmaktan kendini kurtaramamıştır. 

    Malum olduğu üzere, tarihte, 13 kere Müslümanlar üzerine düzenlenmiş, tertip edilmiş Haçlı Seferleri vardır. Hatta, bu seferlerin üzerine, Çanakkale Destanını, Millî Mücadele zaferimizi de ilave etmek zorunluluğu vardır. 

    " Tarihe " Haçlı Seferleri" diye geçen bu dinci savaşlar 1096-yılında başladı ve genel kabule göre, 1291 yılında son kalıntıları olan Latin Hristiyanların Akkâ'dan çıkarılmalarıyla son buldu. Yaklaşık ikiyüz yıllık bir dincilik saldırı ve dehşeti. Saldırı ve dehşet, sonraki zamanlarda yeni şartlara uygun olarak geliştirilen yeni strateji ve siyasetlerle yürüdü gitti ve bugün de yürüyüp gitmektedir. 

    Bir tarih terimi olarak " Haçlı Seferleri", Türkleri Anadolu'dan söküp atmak amacıyla düzenlenip kitleleri kandırmak için de suratına bir ' din ' maskesi geçirilmiş istila, talan ve cinayet amaçlı dokuz askerî seferin adıdır. Bu büyük seferleri diğer küçük seferlerden ayıran özellik, tüm Hristiyan dünyanın veya bu dünyanın büyük kısmının katılımıyla gerçekleştirilmiş olmalarıdır. " ( İnsanlığı kemiren ihanet Dincilik, Y. N.Öztürk, sayfa 333 )

    Tabii ki ' Dünya huzurlu değil '

    Çünkü, daha dün yakın tarihimiz de Irak ülkesinde, binlerce masum Müslüman kadınların ırzlarına tecavüz edilmiş, iffetleri, namusları, şeref ve izzetleri çiğnenmiş, yine binlerce neseb-i ğayri sahih çocukların, babasız olarak  doğmalarına sebep olmuşlardır. 

    Afgan'da öyledir!.. Ölüm, eziyet ve ölülerine bile hakaretler!.. Mısır'da, binlerce insan sokaklarda eziyet görüyorsa, ABD. figüranları huzursuzluğun nereden kaynaklandığını aramaları lazımdır. Suriye'de hakeza.. Katil ve cinayet imparatoru Esed'in zulmü, mütecavizliği, önünün alınamazlığı tüm dünyanın gözleri önünde vuku bulmaktadır..

    Dünya huzurlu değil neden biliyor musunuz? ABD'nin hırsından, başka güç tanımayışından, benliğinden, zalimliğinden, dinciliğinden, Haçlı Seferleri'nin uzantısı olmalarından dolayıdır.. Irak ülkesinde, Kerküklü perişan, poşulu Barzani'nin kendisi zengin tebaası mağdur, Sünniler baskı altında, Şiiler intihar saldırılarının pençesinde yığın yığın ölü vermektedirler. 

    Ama, bilinmez ki, gün doğmadan neler doğar sözünde vurgulandığı gibi, hazin geceler, aynı gecelerde yaşayan, işitilen iniltiler, çilekeş, biçare gönüllerin feryatları bir gün bitecek, ' Dünya huzurlu değil' diyen emperyallerin zalim sesleri makine çığlıkları arasında kaybolup, cehenneme zümera olacaklardır.

    "..Perşembe günü Amerikalı işadamlarına konuşan Biden, " Cumhurbaşkanı Şi ile görüşmelerimizde katı tutumumuz ve beklentilerimiz konusunda çok direkt konuştum." dedi. Biden, Çin'in yeni saha ilanının " bölgede önemi endişelere neden olduğunu" belirterek Çin'in " barış ve güvenliğe olumlu katkıda bulunmak için artan bir sorumluluğa " sahip olduğunu vurguladı." ( Vatan Gazetesi )

    Sonuç olarak;

    'Dünya huzurlu değil' sözü, yeni yeni Haçlı Seferleri'nin başlatılmasından dolayıdır. Ama, şu gerçeği hiç bir zaman unutmamak tarihi bir realite olmalıdır. Günümüze kadar, dünya var olduğundan beri, nice nice medeniyetler, devletler, krallar, krallıklar, hanedanlar, despotlar, cebbarlar, monarşiler, imparatorlar, imparatorluklar yıkılıp gittiler. 

    Kim iddia edebilir ki, ABD, Çin imparatorluğu ebedi kalacak, zulümlerine ilelebet devam edeceklerdir diye!.. Onun içindir ki, yaşadığımız alemde ' dünya huzurlu değil' deniliyorsa, suçu, vebali, günahı kendi kendilerinde aramaları lüzumlu görülmektedir. 

    Cihana sığmayan Yavuz Sultan Selim gibi bir İslâm Gazisi bile,  imparatorluğu bile bu gün Türkiye toprakları ile yetinme durumuna gelmişse, Vallahi, bencil bağnaz, taassup sahibi ABD gibi mutaassıpların sonları , yollarının sonu kendiliğinden görülmüş olmaktadır. 

    Dünyada huzur istiyorsak, önce kendi halimize bir çeki düzen vermemiz, Müslüman ülkelerde karışıklık, kargaşa, terörizm, silah satma eylemlerine son vermemiz insani bir görev olacaktır. Rabbim!.. Müslümanların güç ve kuvvetini artırsın, haçlılık ruhu besleyenlere de hidayet yolunu göstersin!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir

Kur'an'ı Kerim ilmi ile uğraşanlar, haşir-neşir olanlar iyi bilirler ki, Tekâsür, çokluk yarışı ve çoklukla övünmek demektir. Cahiliye Arapları, mal, evlat ve akrabalarının çokluğunu bir gurur ve şeref sebebi sayarlar, hatta bu hususta yaşayanlarla yetinmeyip kabilelerinin üstünlüğünü geçmişleriyle de isbat etmek için kabirlere gider, ölmüş akrabalarının çokluğuyla övünürlerdi. Sûrede onların bu tutumu eleştirilmekte ve gerçek üstünlüğün ahirette ortaya çıkacağı belirtilmektedir.

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *