modern islami ilham
Modern Dünyada İslam Vahyi !
     " Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O yücedir, hakîmdir." ( Şûrâ sûresi, âyet 51 ) 
    Ayeti kerimeye göre, vahyin geliş şekillerinin belirtildiği bu ayete göre vahiy, kalbe ilham veya Cenab-ı Hakk'ı görmeksizin perde arkasından konuşma ya da vahiy meleği ( Cebrail )  aracılığıyla kelam işitmek suretiyle de gerçekleşmektedir. Bilindiği üzere, insanlar 21. asırda, modern çağda da yaşamış olsalar, bundan sonra da daha ileri ilerlemelere imza atılmış olsa da, bir Allah'a inanma, ona kulluk yapmak zorundadırlar. Çünkü, Allah'a ubudiyette bulunmayan kitlelere bakıyoruz da bir çetrefilin, bir ızdırabın, bir boşluğun içerisinde mahvı perişan bir şekilde, kör-topal yaşayıp gitmektedirler.

    Ama, Allah'a inanan, hakkıyla ona kulluk yapanlar öyle değildir. Gönülleri açık, kalpleri mutmain, zihinleri berrak, evleri huzurlu, ailevi münasebetleri dengeli, düzenli bir şekilde yaşayıp gitmektedirler. Bir Allah'a ( Tevhide ) inanmış beşeriyet, her alanda, işinde, gücünde, yolunda, yönteminde, metodunda başarının üstündedirler.

    Çünkü; yukarı da arzettiğim gibi, insanlık, hangi dünyada, hangi çağda yaşarsa yaşasın " .. vahiysiz bir aydınlanmanın mümkün olup olmadığı bir yana, mümkün olsa bile, bunun İslami olma vasfını elde edip edilemeyeceği tartışılmalı. Bu yüzden Kur'an, vahyin amacını " İnsanı karanlıklardan aydınlığa çıkarma."olarak ortaya koyar."

    Diğer bir ifadeyle " Vahyin iddiasını ispat ettiği ilk muhatap Resulullahtır. Resulullahın şahsında gerçekleşen  ilahi inşa, nasıl bir zeminde gerçekleşmiştir? Bu sorunun cevabını ararken, vahyin, ilk muhatabının tasavvurunu inşa etmenin yanında, onu tanıttığına da şahit oluyoruz." ( mustafaislamoğlu[.]com)

    Bu noktadan hareket edecek olursak, şunu demek zorundayız. Asr-ı Saadet döneminde vahyin inşa ve ihya etmiş olduğu insanlık, cahillikten, cehaletten, şirkten kurtulan beşeriyet, nasıl saadete ermişse, günümüz dünyasında da, şartlar, zaman, zemin ne kadar değişirse değişsin, vahiy, aynı şekilde inşa etmeye, ihya etmeye muktedirdir.

    Yeter ki, insanlar,  vahyi doğrular ışığında aklını çalıştırsınlar, düşünce, tefekkür, tedebbür durumlarını vahye yöneltsinler, onun nurlu hüzmeleri arasında dolaşsınlar ve hayatlarında uygulasınlar.
    " Şibli Şümeyyil ( ö.1917 ) adlı ünlü bir Arap doktor, Reşid Rıza'ya yazdığı mektupta " Allah'a ve vahye inanmayan, Onu peygamber olarak tanımayan biri olarak bana göre, Muhammed, senin Onu Allah Resulü olarak gördüğünden daha büyüktür." ( yeniümit[.]com/A. Tekineş)
    Vahyin göstermiş olduğu hedefler, bir bir gerçekleşirse, görülecektir ki, insanlar huzur bulacak, rahat ve saadete erecektir. Yeter ki, onu anlayıp okumalı, bilinç ve bilgi sahibi olunmalıdır. Yani, vahyi, Allah'ın ve  Resulullah'ın bir teberrükü gibi idrak edip düşünmek, çok yanlış bir düşünce olup, bir faydası da dokunmayacaktır. Onun içindir ki, şu alıntımız, mes'eleyi detaylı şekilde aydınlığa kavuşturacaktır:
    ".. Kur'an'a gidelim. Kur'an'a gitmezsek ne olur? Kur'an'a gitmezsek ne olacağını da bize Kur'an göstermiştir. Bizim Kur'an'ın bu sorulara getirdiği cevaptan bile haberimiz yok. Çünkü hiç okumuyoruz. '
 Kur'an'a gitmezsek ne olurun cevabı var Kur'an'da. Onu bir anlasak yerimizden kalkmaya başlayacağız. Ne olur? Eski dinleri gösteriyor. Ne olacak efendim işte Hristiyanlığa bakın, en yakını odur. En çok ondan örnek veriyor. Ne olacağını, gösteriyor orada. Ne olacak? Din ya konsüllerin ya da reformatörlerin ikisi de dinin başına beladır- tasarrufuna girecek ve tevhidi şirke götürecek.

    Şimdi biz son derece şeytanî bir tuzakla karşılaştık, uzun zamandan beri. Biz bütün hayatımızda 'Dini Kur'an'a teslim edelim, reform kargalarına söz hakkı kalmasın' dedikçe, ' Kur'an'a gidelim' dedikçe, ' bunlar reform yapacak' diye şeytan uşağı gibi etrafta fesad yaydılar.  Bizim hayatımız bununla mücadeleyle geçiyor.

   Yani Müslümanın başına şeytanın iki kolundan kaynaklanan, iki başlı bir oyun tezgahladılar. Birisi hurafeyi din zanneden, Kur'an'ı dinin  dışına çekerek boğmak isteyen din yobazlarından geliyor. Biz ' dini hurafeden temizliyelim' dedikçe, ' bunlar reform yapacak' diyordu. Reformu sen yaptın da Allah'ın dinini bu hale getirdin. Şimdi onu temizliyelim, Allah'ın kitabı temizlensin! Bütün söylediğimiz bu." ( 1. Kur'an Sempozyumu, Y. N. Öztürk, sayfa 410 )

    Vahyin içerisinden, bid'at ve hurafeleri temizlemek ayrı, reform denilen rezilete tenezzül etmek ayrı ayrı  hususlardır. Tabii ki, bir kısım, mutaassıp, bağnaz, hurafeci kesim, uydurukça şeylerin üzerine ne kadar gidilirse gidilsin, bunu tersine çevirip, reformdan bahsedecektir. Çünkü, çıkarlarına, dünyevi menfaatlerine ters düştüğü içindir.

    Netice olarak;

    " Hz. Peygamber'in ahlaki niteliklerine ve dehasına inanan inanmayan bir çok araştırmacı, temas etmiştir. Ancak vahiyle irtibatı ve metafizik yönü sürekli ihmal edilmiştir. Halbuki klasik İslimi kaynaklarda " Peygamberler, üstün akıl bir akıl gücüne ve mükemmel bir ahlaka sahiptirler. Hatadan korunmuşlardır, fiilleri vahiy kaynaklıdır." şeklinde anlatılır.

    Üstün bir akıl gücü, güzel ahlak, doğruluk ve insanlarda güven uyandıran kişiliği Hz. Peygamber'in Cahiliye Dönemin'de de bilinen insanların takdir ettikleri nitelikleridir. Onun nübüvveti, anılan özelliklerinin yanında gayb alemiyle  olan irtibatı ile mümkün olmuştur. Onun peygamberliği, İlahî vahiyle irtibatı ve korunmuşluğu ( ismet ) olmaksızın, tamamlanmış olmaz.

    Dolayısıyla Onun gerçek mahiyetinin manevi ve kudsi nitelikleri bir tarafa bırakılarak yalnızca  dünyevi özellikleri üzerinde durularak anlaşılması mümkün değildir. Zira Schoon'un da ifade ettiği gibi " Hz. Muhammed, asla kuşku duyulamayacak beşeri dehasından dolayı değil, özü itibarıyla İlahî bir sonuç peygamberlik vazifesi ile görevlendirilmiştir." ( yeniümit[.]com ) Dolayısıyla;

    Günün Müslümanları, vahyin ışığında, inkılap insanı olmalıdır. Vahyi kendi çağlarında yaşadıkları gibi, çağlar ötesine berrak, arı-duru bir şekilde, insanlığı mutmain edecek şekilde ileriye taşımalıdır. Aksi halde, geleneğin içerisinde boğulup kalmak, bir fikir kısırlığıdır. Beyinsizliktir, vahye karşı kalpsizliktir. Rabbim!.. Ümmete bu uğurda şuur ve idrak lütfetsin!.. Derin uykulardan uyandırsın!.. Âmin.. Selam ve dua ile..

    Şerafettin Özdemir/ Hollanda

Günün Müslümanları, vahyin ışığında, inkılap insanı olmalıdır. Vahyi kendi çağlarında yaşadıkları gibi, çağlar ötesine berrak, arı-duru bir şekilde, insanlığı mutmain edecek şekilde ileriye taşımalıdır. Aksi halde, geleneğin içerisinde boğulup kalmak, bir fikir kısırlığıdır. Beyinsizliktir, vahye karşı kalpsizliktir. Rabbim!.. Ümmete bu uğurda şuur ve idrak lütfetsin!.. Derin uykulardan uyandırsın!

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *