Allah'a ve onun yol gösterici ve kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'e innamayan insanlar yine yüce yaradanın gönderdiği kutsal kitaplardaki açıkları arama çabası içine girip, kendince buldukları(!) açıkları Müslümanlara ve inanan diğer tüm din mensuplarına koz olarak kullanmaktadırlar. Bunun örneklerinden biri de Ar'af Suresinin ilk olarak 13 ve 18. ayetlerinde yüce Allah'ın önce iblisi cennetten kovup daha sonra 20. ayette iblis'in tekrardan cennete görülmesi olayıdır.

   İslam'a inanmayanlar ve Kur'anın insan eliyle yazıldığını iddaa edenlerin çoğu " Mademki Allah burada ilk şeytanı cennetten atıyor, daha sonra nasıl oluyorda şeytan cennete girebiliyor, bu bir çelişki değilmidir? " şeklinde yorumlar yapıyor. Bu ithamlara cevaban ilk olarak Ar'af suresinin 13. ve 25. ayetler arasındaki tüm ayetleri yayınlayıp bunun üzerinden açıklama yapalım;

13 - (Allah) buyurdu: "Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın."

14 - (İblis) dedi: (Bari) bana (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver."

15 - (Allah) buyurdu: "Haydi sen süre verilmişlerdensin."

16 - "Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım."

17 - "Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın."

18 - (Allah) buyurdu: "Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki,onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi dolduracağım."

19 - (Sonra Allah, Âdem'e hitab etti): "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."

20 - Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi.

21 - Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti.

22 - Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı (önceki mevkilerinden indirdi). Ağacı(n meyvesini) tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?"

23 - Dediler ki: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!"

24 - (Allah) buyurdu: "Birbirinize düşman olarak inin, sizin yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinmeniz gerekmektedir."

25 - "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (dirilip) çıkarılacaksınız!" dedi.
 Görüldüğü gibi ilk olarak yüce Allah şeytan'ı kovduğunda şeytan ondanfıtratı ve daha önceden yüce Allah tarafından tayin edildiği üzere bir mühlet istedi. Bu sayede insanları hak yolundan çevirecek ve kibirini ve insanlara olan düşmanlığını muhafaza edecekti. Allah ona bu mühleti uygun gördü ve kıyamet gününe kadar bir zaman verdi. Bu olay sonrasında şeytan ve dolayısıyla nefsimiz bizim en büyük imtahanlarımız olmuşlardır. Bu dediklerime yukarıda 13, 14, 15, 16, 17 ve 18. ayetlerde bulabilirsiniz. Daha sonra 19. ayette yüce Allah, yine o muhteşem ilim ve irfanıyla önceden bildiği üzere Cennetteki bir ağacı onlar üzerine bir imhitan neticesi olarak sunuyor. İşte inanmayanların, ateistlerin, agnostiklerin çoğu 20. ayetteki olayı bir koz olarak kullanıyor inanan insanlara karşı. Şeytan nasıl oldu da cennete girdi ?

 Bu olayı kimi alimler cennetteki şimdiki halinde bulunmayan bir yılan tarafından sokulduğunu rivayet etmektedir. Ama bu rivayetin genel bir kabul görmüşlüğü yoktur. Aslında böyle bir rivayete de gerek yokturki olayın açıklaması zaten yine yukarıdaki ayetlerin içindedir. Yüce Allah, 15. ayette şeytana kıyamete kadar süre vermişti. Şu anda bile iblis, sizin bilmediğiniz noktalarda yine onun sizle irtibat kurmasını sağlayan nefis dediğimiz şeye konuşup vesvese vererek, olaylara onun gözünden bakmamızı ve yaratılış gereği doğru yoldan sapmamızı istemektedir. Bu olay, 15. ayette şeytana mühelet verildiği an zaten işlemeye başlamıştır. Hz. Adem babamız ve Hz. Havva annemizde bir insan olduğu için, şuanda şeytan nasıl bizim görmediğimiz şekilde bizi kötülüğe yöneltebiliyorsa onlarıda o yasaklı ağaca bu sayede yöneltmiş ve günaha sokmuştur.

 Bazen şöyle ithamlarda olabilmektedir. İblisin cennete girmesi kesin bir şekilde yasaklandığı için vesvese amacı ile bile olsa giremez denilebilir. Ama biz iblisin bizim 1 metre yada 2 metre yanımızdan bize vesvese verdiğini zaten bilemeyiz. Ahiret yurdundaki boyuıtsal değişiklikleri, yüce Allah'ın oyun ve eğlence olarak tanımladığı dünya hayatının bize kazandırdığı bakış açısıyla zaten tahmin bile edemeyiz. Ondan dolayıdır ki buna inanmak istemeyen insanlar Kur'an'da anlatılan pek çok olayı bilim-kurgu romanlarında anlatılanlarla ve hiç bir zaman olamayacak şeyler olarak gördükleri için çıkamza düşmektedirler. İşte iman burada başlar. Yüce Allah kendisini görmediğimiz halde ona iman etmemizi bizim için bir imtahan vesilesi kılmıştır. Peygamber Efendimizin(sav) sahih olan en güzel hadis-i şeriflerinden biri şu şekildedir;

" Ashabım nasıl iman etmesin ki; zira onlar bana gelen mucizeleri görebiliyorlar ve ben de Allah'ın bana indirdiklerini onlara tebli ediyorum Gerçek şudur ki, İnsanlardan en hayret edilecek imana sahip olanlar; benden sonra gelip beni görmedikleri hâlde bana iman edenler ve yine beni görmedikleri hâlde (sözlerimi) tasdik edenlerdir İşte onlar benim kardeşlerimdir " buyurdular.

 Yani buradan anladığımız gibi, görmediğimiz halde aklımızı kullanarak bir mucize aramdan iman etmek, Peygamber Efendimizinde bu güzel sözleriyle şereflendirdiği gibi imanların en hakikatlisi olmaktadır. Zaten iman etmek için bir mucize aramya da gerek yoktur. Etrafımıza şöyle bir baktığımız işleyen düzen zaten en inanmayan insanı bile bir arayış içine sürüklemektedir. Bundan dolayıdır ki yine inanmayan insanlar, bu arayışı bir yaratıcıya bağlamayı kabul etmeyip kendi dedikleri saçmalıklar içinde boğulurlar.

Allah kime hidayet ederse, o hidayete erer, kimi de dalalette bırakırsa, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileri olurlar. (Araf Suresi - 178)

Yüce Allah, bizleri hidayete erdirdiği kullarından eylesin.

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *