Medine
Resulullah (sav) Bizlere Neyi Emretti ?

    " Allah'ın (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir." (Haşr sûresi, âyet 7)

    Maalesef, millet olarak, Kur'an'dan bir kopuş devresi yaşamaktayız. Resulullah (sav)'in en büyük mucizesi olan Kur'an, ülkemizde en çok basımı yapılan kitap olmasına rağmen, en az okunan, en az anlaşılan ve emirleri hiç yaşanmayan bir kitaptır. 


    Tabii, bunun neticesinde, Allah'ın, Resulullah'ın emirleri devreden çıkarılınca, onun yerine derhal geleneksel ve uydurulan dini patentli sözde emirler almaktadır. Örneğin, namaz, oruç, zekat ve hac, sadece kendi muhitlerine hapsediliyor, mescidden dışarı çıktıktan sonra namazın işlevi, etkinliği bitiyor, tutulan oruçlar sosyal hayata müdahale edememektedir. 

     İslam emirlerinden zekat da öyledir, hacda öyledir. Zekat kavramı bilfiil çalışırsa, çalıştırılırsa, takdir edilecektir ki, o memlekette dilencinin, dilenenin, merhamet avcısının izine rastlanmayacaktır. Zekat ve diğer infaklar sebebiyle, eğitim-öğretim düzenli yapılmakta, orda-burda fakirlerin izine rastlanmamış olacaktır. 

    Allah aşkına!.. Kararı siz verin. Sokaklarımız, mahallelerimiz böyle midir? Her yerde can hıraş feryatlar yükselmekte, yetimlerin, öksüzlerin, gariban öğrencilerin iniltileri içimizi acıtmaktadır. Ama, diğer tarafta, güçlerin kavgası, çıkar, menfaat sürtüşmeleri içimizi kanatmaktadır. Zaten, durulacağa da benzememektedir.

      "Peygamber kendiliğinden/hevasından konuşmaz" ayetine yüklenen yanlış anlamdır. Elbette ki peygamber kendiliğinden konuşmaz. Fakat O'nun her konuştuğu vahiy gibi de değildir. Peygamberimizin her konuştuğuna vahiydir demek en hafif ifade ile Kur'an'ı hiç okumamak, onun mesajlarından hiç haberdar olmamak demektir. 

    Bu konu sadece peygamberimiz aleyhine konuşan, kötü propaganda yapan müşriklere verilen cevapla ilgilidir.  Ve bu yalnızca Kur'an ile sınırlı bir durumdur. Yani ayetlerde de anlatıldığı gibi Peygamber kendisine Cebrail tarafından iletilen ayetleri müşriklere anlatıyor, söylüyor. Söyledikleri şeyler kafasından uydurduğu şeyler değildir. 

    Yoksa onun normal yaşamında söylediği her şey kast edilmiyor. Her sözü vahiydir denilmiyor. Üstelikte Yüce Allah Kur'an'da söylediği sözler dışında bir sözün kendi sözü gibi anlatılması karşısında elçisini uyarıyor. Ve tehdit ediyor." İktibas, H. Ertürk )

    " Eğer o ( Muhammed ), Bize karşı, ona (Kur'an'a) bazı sözler katmış olsaydı, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık." ( 69/44-46 )

    Hani, şu bizim gelenekçi, tarikatçı zihniyete tüm bunları anlatmış olsak; vallahi, hop oturur, hop kalkarlardı. .. Çünkü, böylesi, Kur'an'dan kopuş anını yaşayan zihniyete göre, peygamberin  her hali vahiy, idrarı şifa, dışkısı bile kıymetlidir. Onlara göre, İsa (s), nasıl göklerde Allah'ın sağ yanında yerini almışsa, Hz. Muhammed (sav)'de ondan daha ötelerde yerini almış durumdadır.

    Onun içindir ki; Dünyanın bütün kitaplarını anlamadan okumak insanı cahillikten kurtarmadığı gibi , Kur'an'ı baştan sonuna kadar bir defa değil, bin defa hatmeden insanda manaya dayalı başka bir kaynaktan da bilgi sahibi olmamışsa, o hatimler de kişiyi cahillikten kurtarmaz.

    Zira Kur'an'ı  anlayarak okumak, Kur'an bilgisini idrakin hizmetinde bir rehber olarak kullanmayı gerektirir. Bunu yapabilen insan ancak Kur'an okuduğunu söyleyebilir!. Yoksa okuduğu üzerine kör ve sağırcasına kapanmış , ondan hiç etkilenmemiş, söylediklerinden hiç bir şey anlamamış dolayısıyla ezbere okuduğu Kur'an'ın öğüt ve nasihatlerini tutmayan, yasaklarını bilmeyen ve düşünmeyenler kendilerini nasıl Kur'an okuyucusu sayabilirler ki! 

    Zira Allah Teala, şu ayetinde Kur'an'ı, ancak anlayarak, ayetleri üzerinde düşünülmesi, söylediği ya da söylemek istediklerini kavrayarak okunması için indirdiğini açıkça söylemiştir:  " Bu, ayetlerini inceden inceye düşünsünler ve akıllılar öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır."  ( Sad, 38/29) ( Beşer olarak Hz. Muhammed, H. M. Bağcı, sayfa 204 )

    Netice olarak;

    Evet, Resulullah (sav) , bizlere neyi emretmişse, yapın demişse, onu yapacağız, veya, bunu yapmayın demişse de onu yapmayacağız. " Rasulullah (sav), Bedir günü esirler konusunda insanlarla ( ashabı ile) istişarede bulunup; Şüphesiz ki Allah _azze ve celle-, onlara karşı size güç ve kuvvet vermiştir, buyurdu. Ömer b. Hattab kalkıp:  Ey Allah'ın elçisi! boyunlarını vur, dedi. Rasûlullah (sav) ondan yüzünü çevirdi. Sonra Rasûlullah (sav) dönüp: Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah, onlara karşı size güç ve kuvvet vermiştir. 

    Onlar, dün ancak sizin kardeşlerinizdi, buyurdu. Ömer kalkıp: Ey Allah'ın elçisi! Boyunlarını vur, dedi. Peygamber (sav), ondan yüzünü çevirdi. Sonra dönüp insanlara aynı sözü söyledi. Ebu Bekir ayağa kalktı ve : Ey Allah'ın elçisi! Uygun görürsen onları affet ve onlardan fidyeyi kabul buyur,dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav)'in yüzündeki üzüntü ve keder belirtileri hemen gitti. Ardından onları affetti ve onlardan fidye aldı. Bunun üzerine Allah -azze ve celle- şu ayetleri indirdi:

    " Yeryüzünde üstünlüğünü perçinlemedikçe hiç bir peygamberin esir alması yerinde değildir. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz. Oysa Allah sizin hesabınıza ahireti istiyor. Allah üstün iradeli ve hikmet sahibidir."

    " Eğer Allah'ın daha önce kesinleşmiş ( ve bu konuda lehinize işleyen ) bir hükmü olmasaydı, esirlerin karşılığında aldığınız fidyeler yüzünden başınıza büyük bir azap gelirdi." ( 8/67-68)

    Ayetlerde görüldüğü üzere Yüce Allah Hz. Ömer'in önerisini haklı bulmakta elçisinin bu konuda yanıldığını söylemektedir. Eğer peygamberin Kur'an dışındaki tüm sözleri vahiy olsa idi yani bu yüce Allah O'na söylemiş olsa idi herhalde olay sonrası böylesi bir cevap vermez Peygamberine bu kimseleri esir alması ve fidye karşılığı serbest bırakması yerinde uygun bir davranış değildir, demezdi." ( a. g. dergi. H. Ertürk)

    Rabbimiz! Bizlere, Rasulullah (sav)'i iyi anlamayı, idrak etmeyi lütfetsin. Selam ve da ile..

    Şerafettin Özdemir/ Hollanda

Resulullah (sav) , bizlere neyi emretmişse, yapın demişse, onu yapacağız, veya, bunu yapmayın demişse de onu yapmayacağız. " Rasulullah (sav), Bedir günü esirler konusunda insanlarla ( ashabı ile) istişarede bulunup; Şüphesiz ki Allah _azze ve celle-, onlara karşı size güç ve kuvvet vermiştir, buyurdu. Ömer b. Hattab kalkıp: Ey Allah'ın elçisi! boyunlarını vur, dedi. Rasûlullah (sav) ondan yüzünü çevirdi. Sonra Rasûlullah (sav) dönüp: Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah, onlara karşı size güç ve kuvvet vermiştir.

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *