Hz. Ömer Resim
    Kur'an Perspektifinden Hazreti Ömer (R.A.)
    " Şimdi Allah, yükünüzü hafifletti; sizde zayıflık olduğunu bildi. O halde sizden sabırlı yüz kişi bulunursa (onlardan) ikiyüz kişiye galip gelir. Ve eğer sizden bin kişi olursa, Allah'ın izniyle (onlardan) ikibin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir." Enfâl sûresi, âyet 66 )
    Hakikaten, ilk zamanlarda Müslümanların sayısı azdı, bir kişi on kişiye karşı savaşmak mecburiyetinde idi. Sayıları çoğalınca Allahü Teâlâ yüklerini hafifletti, bir Müslüman iki kafire karşı savaşması emrolundu ve sabır gösterdikleri takdirde galibiyetin kendileri için olacağı ifade edildi.

    Bedir harbinde Müslümanlar 70 kafiri esir almışlardı. Resûlullah (sav) bu esirler hakkında ne gibi bir işlem yapılacağına dair arkadaşları ile görüştü. Neticede fidye alınarak serbest bırakılmalarına karar verildi. Bu olay üzerine, aşağıda zikredeceğimz ayeti kerime nazil oldu.

    " Yeryüzünde ağır basıncaya ( küfrün belini kırıncaya ) kadar, hiçbir peygambere esirleri bulunması yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah ( sizin için) ahireti istiyor. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir." ( Enfâl sûresi, âyet 67 )
    Savaş yapmanın ana hedefi zafer kazanmaktır. Fidye karşılığı geri vermek maksadıyla düşman askerlerini esir almaya çalışmak kazanılan zaferi olumsuz yönde etkileyecekse bununla iştiğal etmemek gerekir.

    Dün, bu gün ve yarınlarda, insanlığın hiç bir zaman unutamayacağı Hz. Ömer (ra), Bedir harbinden sonra esirler konusunda en etkili olmuş bir bahtiyardır.  İster, esirler konusunda olsun, isterse, içki belası mevzuunda olsun, Hz. Ömer (ra), sürekli ön planda, ilk sıralarda yer almış bir dehadır.

    Onun içindir ki, kendi döneminde İslam, kıt'a kıt'a yürümüş, İslam askerleri yerinde duramamış, Halid b. Velid, Sa' b. Vakkas vb. kahramanlar onun devrinde cihanı İslamlaştırmak için yer yüzüne dağılmışlardır.

    Kur'an ve Hz. Ömer (ra)!..


    " Bu gün Müslümanlar içinde Kur'an okuyan her fert bunu Hz. Ömer'e borçludur. Hz. Ömer'in bu çabası Kur'an cem edildikten sonra da devam etmiştir. Onun Kur'an'la karıştırılacağı endişesiyle hadis toplamaya izin vermemesi buna örnek olarak verilebilir.

    Sonuç olarak elimizdeki Kur'an, sahabenin gayretleri ile toplanmış ve korunarak günümüze ulaştırılmıştır. Bu yapılırken, İncil'in oluşumunda havarilerin katkı ve eklemeleri olduğu gibi, sahabenin bir ilavesi ve yorumu söz konusu olmamıştır. Sadece eksik bırakılan ve sonradan fark edilen bir takım ayetlerin Hz. Osman dönemindeki çoğaltma sırasında ilave edildiği söylenebilir. " ( Hz. Ebu Bekir, M. Azimli, sayfa 144-145 )

    Hz. Ömer (ra)'ın adli alanlardaki çalışmaları, nüfus kayıtları, tüm devlet işlerinin sistemleştirilmesi , onun zamanında başarılmış, günümüzde bile " Hz. Ömer'in adaleti" ismiyle maruf ve meşhur olmuştur. Devrindeki tüm şehirlerde, onun ismi geçtiği zaman , kadın, kız, kızan, yaşlı genç herkes tedbirli davrandığı gibi, yabani alanlarda yaşayan başka mahluklar, yırtıcı hayvanlar bile, onun isminden etkilenmiştir. Onun içindir ki, iman şairimiz Akif'in " Dicle kenarında , bir kurt bir kuzuyu kapsa" diye başlayan şiiri meşhurdur.
    Hz. Ömer ve hızlı fütuhatlar!..

    ".. Müslümanların fetihleri sırasında, çok yoğun bir katliam ve gasp olmamasına rağmen, Hz. Ömer çok hızlı bir şekilde ilerleyen fetih anlayışının insan fıtratına uymayacağı, fethedilen kimi bölge halkları açısından  kabullenilemeyeceği endişesiyle fetihlere ara vermek bile istemişti.

    İlk dönem İslam tarihinin en yoğun fütuhatının yapıldığı dönemde, Hz. Ömer hedefsiz, bilinçsiz, insana yönelik  olmayan,  cihat özelliğini yitirmiş, daha çok toprak gasp etmeye benzeyen bir fütuhat yapmalarını istemiyordu. O, ordularının fütuhat konusunda hızlı hareket etmemelerini istiyordu.

    İran bölgesi komutanlarından Ahnef b. Kays, hızlı devam etmesi gereken fethe engel olduğu için Hz. Ömer'le tartışıyordu. İkinci halife, İran bölesindeki savaşların sürekliliğinden rahatsızlandığını, " Bizimle onlar arasında bir set olsaydı, ne biz onlara ne onlar bize ulaşsaydık." sözleriyle ortaya koyuyordu.
    Hz. Ömer, seferler İslam'ı ulaştırmanın ötesinde artık askeri bir nitelik almaya başladığı için, muhtemelen savaşı arzulamama politikasını ortaya koymuştu. Mısır'ın fethi için hareket eden Amr b. As'a, Mısır'a girmemesini tavsiye ettiği aktarılır. " ( a. g. e . sayfa 152-153 )

    Hz. Ömer'in o şiddet, hiddet dolu görüntüsü altında öylesine bir yürek vardı ki, şefkat, merhamet, acıma, hissiyat onun için vaz geçilmez unsurlardı. Ama, hakkın çiğnenmemesi, Kur'ânî emirlerde pörsüme, gevşeme, tembellik mevzubahis olduğu zaman,, onun imanı, Müslümanlığı ve inanmışlığı galeyana gelir, şirkin, riyanın, münafıklığın üzerine acımasızca giderdi.

    " .. Hz. Ömer, kanaatimizce diğer toplumların bir anda, İslam'ı iyice tanımadan, İslam'ı uygulamaları bilmeden, görmeden topraklarının ele geçirilip- her ne kadar Müslümanların dünyaca  meşhur engin hoş görüsü olsa da- toplumlarında Müslüman fatihlerin arkasından ikinci bir sınıf insan durumuna düşürülmesinin, ileriki yıllarda çok büyük sorunlar meydana getireceğini düşünüyordu.

    Bu sebeplerden dolayı kendisini dinlemeksizin fütuhata yeltenen komtanlarına ceza veriyordu. O, hiç kimsenin keyfî olarak başkalarını öldüremeyeceği , İslâm'ı kendi emelleri için kullanamayacağı düşüncesindeydi. Bu yüzden halifeye danışmadan kafasına göre icraatlar yapan Halid b. Velid'in görevden alınması için Ebû Bekir'e baskı yapmış, dinletemeyince kendisi halife olunca- birazda bu düşüncesinin bir sonuç olan bir icraat olarak- Halid'i görevden almıştı.

    Kendisinin savaşçılığını ispatlamak adına başına buyruk İran bölgesinde fetihlere kalkışan Ala b. Hadrami'yi cezalandırmıştı." ( a. g. e. )

    Netice ve sonuç olarak;

    İslam tarihçilerinin yanı sıra, tüm dünya tarihçilerinin, Hz. Ömer (ra)'ı tam layıkıyla, araştırdığına, incelediğine, tüm yönleriyle, şahsiyeti ile, şefkati ile, öfkesi, ile, hiddeti ile, merhameti ile, adaleti ile, " Faruk" oluşuyla ilgili mevzuların kamil şekilde  insanlığın hizmetine sunduklarını tahmin etmemekteyim.

    İsterseniz, gelmiş geçmiş tüm dünya liderlerinin, diktatörlerinin, despotlarının, krallarının , hakanlarının, imparatorlarının hayatlarının inceleyiniz, araştırınız, tetkik ediniz. Vallahi, Hz. Ömer (ra) yanında, solda sıfır kalacak onun dehasına yetişmesi, boy ölçüşmesi mümkün olmayacaktır.

    " Hz. Peygamber'in vefatından ( 11/632) yaklaşık yirmi yıl sonra Araplar Arabistan, Suriye, Mısır, Irak ve İran'ın tamamını fethetmişlerdi.  Bu fütuhat öncesi birisi çıkıp bu kadar kısa sürede bu fetihlerin yapılacağını söyleseydi, o dönemdi bu kişiye mutlaka " deli" derlerdi.

    Çok fazla şehit verilmeden, kısa sürede bu kadar geniş toprakların fethedilmesi, eski ve yeni tarihçilerin dikkatini, Raşit halifelerin fütuhat tarihini daha dikkatli bir şekilde incelemeye, sebeplerini araştırmaya yöneltmiştir." ( a.g. e. sayfa 149)

    Rabbim!.. Bizleri, o büyük insana cennette komşu eylesin!.. Bunalan çağımızı, perişan insanlığı yeniden kurtaracak Ömer'ler lütfetsin!.. Âmin.. Selam ve dua ile..
    Şerafettin Özdemir/ Hollanda


İslam tarihçilerinin yanı sıra, tüm dünya tarihçilerinin, Hz. Ömer (ra)'ı tam layıkıyla, araştırdığına, incelediğine, tüm yönleriyle, şahsiyeti ile, şefkati ile, öfkesi, ile, hiddeti ile, merhameti ile, adaleti ile, " Faruk" oluşuyla ilgili mevzuların kamil şekilde insanlığın hizmetine sunduklarını tahmin etmemekteyim. İsterseniz, gelmiş geçmiş tüm dünya liderlerinin, diktatörlerinin, despotlarının, krallarının , hakanlarının, imparatorlarının hayatlarının inceleyiniz, araştırınız, tetkik ediniz. Vallahi, Hz. Ömer (ra) yanında, solda sıfır kalacak onun dehasına yetişmesi, boy ölçüşmesi mümkün olmayacaktır.

Yorum Gönder

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *